• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Yayınlarımız

YY Haliç'imi istiyorum. Haliç için kim ne yaptı?

HABER

Haliç'imi istiyorum!

"Golden Horn"

Yani "Altın Boynuz"; ya da bizim bildiğimiz Haliç..

Adına şarkılar bestenelip, şiirler , hikayeler, romanlar yazılan Haliç… Dünyanın gözdesi Haliç.. Bir zamanlar gök mavisi sularında yüzülen, sandallarla keyif gezileri yapılan ve cins cins balık avlanan Haliç.. Koca Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethi sırasında kalyonlarını indirdiği Haliç.. Güzelliklerin sembolü, insanların hayallerini süsleyen Haliç..

Şimdi güzelliklerini tarihin sayfalarında bırakmış.. Artık "Altın Boynuz" değil.. Onun sularında yüzülmüyor, sandallarla romantik geziler yapılmıyor, bir zamanlar var olan 170 tür balığın bir tanesi bile o sularda yaşamıyor..

Şarkılara, şiirlere, romanlara adını yazdıran Haliç şimdi insanları utandıracak bir pislik içinde. Her türlü kirliliğin var olduğu bir bataklık.. Zaman zaman kokan, atıklarla, çamurlarla, lağımlarla dolu bir yüz karası..

Yılların, ihmali, bakımsızlığı, vurdumduymazlığı bu hale getirmiş Haliç'i.. Yani, güzelliği bir yana, temizlenmesi zorunlu bir pislik!

Yazık, yazık.. Şarkılardaki şiirlerdeki, gravürlerdeki Haliç'i düşününce insanın gözleri buğulanıyor. İçinde isyan duyguları uyanıyor. Bu ne acımasızlık!

Ama ne hissedersek hisseddelim, gerçeklerden kaçılmıyor.

Kolay kirlettik zor temizliyoruz

Haliç'i bu hale getiren bizler, şimdi onu kurtarmak için çalışıyoruz. Yıllardır iktidara gelen hükümetler, belediyeler hep umut dağıttılar, ama, hiçbir parlak söz Haliç'i diriltmeye yetmedi. Yapılanlar siyasetin girdabında eritildi.

Şimdi yine parlak sözler söyleniyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 1997 yılını Haliç Yılı ilan etti.

Haliç'i eski güzel günlerine kavuşturabilmek için yeni adımlar atıldı. Bu adımlar Kuzey Hali Projesi olarak sunuldu. Bir yandan da dip çamurunun temizlenmesi için çalışmalar başlatıldı.

Çamurun temizlenmesi yeni bir girişim.

Amaç; Haliç'in dibindeki tüm pislikleri çıkartmak, sonra da canlıların yaşamasına imkân verecek hale getirmek.

Ankaralı bir firma, Gülermak Ağır Sanayii, ihaleyi kazandı ve temizleme işine başladı. Yaklaşık 3 trilyon liralık bir iş.

Haliç'in pis çamuru 9 kilometrelik bir plastik boru hattı ile Küçükköy yakınlarındaki taşocağına aktarılmaya başlandı. Bu yıl sonuna kadar Haliç'in suları yer yer 3.5 ve 5 metrelik derinliğe kavuşacak. Yani önümüzdeki baharda Haliç'te hem sandallar dolaşabilecek hem de vapurlar.

Gülermak Genel Müdür Yardımcısı Kemal Güleryüz'ün açıklamasına göre, eski Galata Köprüsü'nden Kağıthane derelerine kadar olan kısımda 3.5-4 veya 5 metre kalınlığında ve tüm Haliç'in dibini kapsayan bir çamur tabakası boşaltılacak. Böylelikle Haliç, hem deniz araçlarına açılacak hem İstanbul kokudan kurtulacak. Firma bu temizleme işini günde 100-150 kamyonu kent trafiğine sokarak değil, dipten zehirli çamuru hortumlayarak yapıyor.

Taşocaklarındaki boşluklara doldurulan dip çamuruyla kazanılan alan daha sonra üstü topraklanarak park haline getirilecek ve oyun alanları yapılacak.

Bu çalışmalar ne kazandıracak?

Haliç'in temizlenmesi için başlatılan bu çalışmalar eğer başarıya ulaşırsa, eski Haliç'imize kavuşmamız mümkün olacak. Temizleme işleminden sonra Haliç'in kirli sularına oksijen kazandırılacak. Böylece balıkların yaşaması da sağlanmış olacak.

Haliç'i çevreleyen parkların kenarından olta sallayıp balık tutabilecek isteyenler.. Belki de denize bile girilebilecek..

Tüm bunları düşünmek, hayal etmek bile insana güzel geliyor.. Neden olmasın ki? Manş denizine tünel döşeyip Fransa ile İngiltere'yi deniz altından bir birine bağlayan insan eli, Boğaz'ın iki yakasını su altından otoyol ve raylı geçitle bağlamaya hazırlanan insan gücü, Haliç'i neden eski haline getiremesin ki!

Eğer, bu başarılırsa.. Gönül yangınlarını ateşleyen güzelliğiyle Haliç, şiirlerdeki şarkılardaki gerçek kimliğine kavuşmuş olacak...

Şimdi hepimiz bunu bekliyoruz..

*** 

Haliç konusunda çok konuştuk.. Az ürettik..

Haliç için kim ne yaptı?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Haliç'i yeniden kazanma çalışmalarını her İstanbullu, hatta her Türkiyeli ve hatta yüreğinde insan ve doğa sevgisi taşıyan her dünyalı sevinçle karşılamalı. Tabii bu yolda daha önce yapılanları da..

Haliç; kullanımıyla, kirliliğiyle, çevresiyle Türkiye'nin gündeminden hiç çıkmadı. Gerek hükümetlerin, gerekse belediyelerin Haliç'le ilgili sayısız vaatleri oldu.

Herkes niyet etti, ancak, kimse el atmaya cesaret edemedi. Haliç, dünyada işlevsel açıdan benzeri uzakdoğuda bulunan bir su üstü kaçakçılık merkezi konumundaydı. Binlerce mavna ve denize çakılmış kazıklar üstünde plansız programsız yapılmış barakalara yasal güç giremezdi. Bunun için de kolay kolay niteliğinin değişmesine razı olunmuyordu.

Siyasal güç her dönemde yetersiz kaldı.

Haliç'te niyet edilip de yapılmayanı gerçekleştirebilmek; birçok kere çeşitli forumlarda ifade edildiği gibi bir devrim olacaktı.

Bir gün bu devrim gerçekleşti.

O günleri anımsayalım

1983 yılında ANAP iktidar olmuş, arkasından Bedrettin Dalan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmişti. Dalan'ın ele aldığı en büyük proje Haliç oldu.

Yıkılamaz denilen yapılar yıkıldı, başarılamaz denilen işler başarıldı ve Haliç, boğazını sıkan ellerin kıskancından kurtarıldı.

Kuru gıda, yaş sebze ve balık halleri de buradan kaldırıldı. Yani işin tepkiyle karşılanacak asıl büyük bölümü tamamlandı. Haliç üç yıl içinde tanınmayacak şekilde değişti.

İlk hamlede yapılan bu iş, gerçekten büyük bir adımdı ve yıllardan beri sözlerde kalan bir rüya gerçek oluyordu.

Dalan, "gözlerim gibi mavi olacak" sloganıyla Haliç'in suyunu da temizlemeye soyundu. Bunun iki temel unsuru vardı. Biri Haliç'in kirliliğini sürekli artıran atık suları Haliç dışına akıtmak, ikincisi deniz suyuna devinim kazandırmak. Yani biri Güney Haliç Projesi, öteki Kuzey Haliç Projesi.

Güney Haliç Projesi tüneli 3.5 metre çaplı 7 kilometre olacak Haliç'in sularını Yenikapı-Samatya arasından Marmara'nın dibine akıtacaktı. Kuzey Haliç Projesi tünelinin uzunluğu ise 23 kilometre olacak ve atık suları Baltalimanı mevkiinde Boğaz'ın dip sularına boşaltacaktı.

Güney Haliç Projesi tüneli ve buna bağlı olarak katı atıkların ayıklanacağı tasfiye üniteleri Dalan döneminde tamamlandı. Kuzey Haliç Projesi kapsamındaki 23 kilometrelik tünelin büyük kısmı da bitirildi, ancak, arıtma ünitelerinin yapım aşamasına gelinmeden yapılan seçimlerde Dalan'ın belediye başkanlığı sona erdi.

Yeni başkan Nurettin Sözen, kendisinden önceki projelere el sürmedi. Güney Haliç kollektörünün, "Haliç'i temizlemek uğruna Marmara'nın kirletilmesine neden olacağı" belirtilerek, bu çalışmaya nokta konuldu. Bugünkü değeri 11 trilyon lirayı bulan deşarj sistemi atıl olarak, Kuzey Haliç Projesi de son dönemeçte yarım olarak kaldı.

Haliç'in kirli suyunu temizlemeye ve İstanbul'u kokudan kurtarmaya yönelik bir başka çalışma da yapılmadı. Haliç bu aşamalardan geçerek bugüne geldi.

Şimdi belediye başkanlığını RP'li Recep Tayyip Erdoğan yürütüyor.

Peki, kendisinden önceki büyük projelerin hepsini benimseyen Erdoğan, acaba Haliç konusunda ne düşünüyor.

İşte Erdoğan'ın, Kuzey Haliç Projesi'yle ilgili görüşleri:

"1 Eylül 1995 tarihinde temelini attığımız ve hamdolsun kısa bir sürede bitirmek suretiyle hizmete açtığımız Baltalimanı arıtma tesisimiz İstanbullulara ve bütün insanımıza hayırlı olsun. Bugüne kadar Haliç üstüne çok şeyler konuşuldu. Ve 27 Mart 1994 seçimlerine girerken '28 Mart günü düğmeye basacağız Haliç tertemiz olacak denilmişti. Fakat göreve geldiğimizde gördük ki, böyle bir düğme ortada yok. Ve seslendik bu düğme nerede, söyleyin bu düğmeye biz basalım, siz gelin basın baş tacı edelim dedik. Ama ne yazık ki, böyle bir düğme ortada yoktu. Zira bu tesisin ihalesi yapılmış fakat temeli atılmamıştı. Temelini biz attık ve gece gündüz demeden çalışarak, kısa bir sürede hizmete açtık."

Gerçekten Haliç olayı bu kadarlık bir iş mi?

Yanıtını diğer başlıklarda bulacaksınız.

***

Haliç'in çamuru

Haliç'in çamurdan kurtarılması geçmişte de defalarca gündeme gelmiş, ama, yapılamamıştı.

Konu her açıldığında rivayetler de dolaşıyordu. Denildiğine göre, Haliç'in dibinde taa İstanbul'un fethi sırasından kalma hazineler gömülüydü. Bizans'ın altınları kaçırılmak üzere Haliç'teki gemilere yüklenmiş, ama, Haliç'ten çıkamadan batırılmıştı.

Bakalım Haliç'in çamurundan hazineler çıkacak mı? Temizlendikten sonra göreceğiz! Belki de Haliç'in çamuruyla birlikte var olduğu söylenen altınlar mücevherler de plastik borularla Küçükköy'deki taşocaklarına taşınacak, ama, bundan kimsenin haberi olmayacak! Sadece hazineler yer değiştirmiş olacak!

Çamur konusunu Dalan şöyle değerlendiriyor:

"Çamuru kendileri yaptılar şimdi temizliyorlar. Eğer suların sirkülasyonu sağlansaydı çamur birikmezdi. Galata Köpüsü'nün yerine yenisini yaptırdık. Eskisini getirip Haliç'in dibine koydular. Su sirkülasyonu durdu. Haliç'in dip kısmı çökertme havuzuna döndü. Birkaç yıl daha bekleseler bu dip çamuru iki yakayı birbirine bağlardı. Şimdi bu çamuru temizliyorlar. Birkaç metreden daha derine inemezler. Çünkü, Haliç çevresindeki alanlar hep olgudur. Kayıverir. Haliç'te altın olduğu rivayeti hep vardır. Ama benim için en büyük hazine en uç noktasına kadar balıkların oynaştığı, yumurta bıraktığı mavi bir Haliç'tir."

Haliç kimin projesi?

"Herkes düşünebilir, ama, herkes yapamaz. Ben yaptım. Şimdikiler ise bozuyorlar. İstanbul halkından bir ricam var; benim bıraktığım Haliç'i istesinler. Çünkü, temiz Haliç İstanbulluların eseridir. Halkımın manevi desteği arkamda olmadan yapamazdım. O yapılanı istesinler. Bugün ne yazık ki, hızla eskiye dönülüyor."

Bedrettin Dalan anlatıyor

Haliç gerçeği

Biraz öfkeli.. Biraz buruk.. Biraz kırgın.. Ama, yapılanların yadsınamaz gerçekçiliğiyle..

Haliç'te büyük masraflar yaptık, büyük emekler var, bunun ötesinde büyük cesaret olayı var. Haliç'te 622 fabrika yıktık. Toplam 400 bine yakın çalışanı vardı. Şehrin merkezinden bunu şehrin dışına taşıdık. İstanbul'un yapısı değişti. Bunu bir askeri idare değil, diktatörlük, imparatorluk yapamazdı. Biz bunu halkın gücüyle, demokratik güçle becerdik.

Haliç projesi ta 1967 yılından beri vardı. Selamet versin Kotil gazetelere beyanat verip bizim projemiz dedi. Doğru proje onların dedim. Onlar düşünmüşler ama biz yaptık dedim. Bana Evren Paşa şunu söyledi. Haliç'in yarısını yıkmıştık. Bir gün geldi, gezdireyim dedim. Gezdirirken şöyle bir baktı, gidiyor her şey yıkılıyor. Evladım bunu nasıl yaptın dedi. Üç korgenerale emir verdim, para, tank, tüfek ne istiyorsan temizle şurayı... Üç korgeneral bir tuğla sökemedi, sen nasıl yaptın bunu dedi. Ondan sonra çok sevdi beni, ben de onu çok seviyorum. Her geldiğinde Haliç'i gezdiriyorum. Sivil bir insanın başarı sağlayamayacağına inanan bir sürü insan hala şu dedikoduyu yapıyorlar; Evren Paşa destekledi, Dalan onun için yaptı. Yanlış. Doğrusu şu.

Belediye meclisinin yüzde yüz kabul ettiği bir proje. O zamanlar SHP'liler de oy verdiler. Belediye meclisinin yüzde yüz kabul ettiği bir projeyi Bedrettin Dalan yapmazsa tarih karşısında vebali olurdu. Ve bu projeyi yaptık.

Yaptık da ne oldu? Bizden sonra gelenler öylece bıraktı. Haliç'te Güney Haliç Projesi'ni bitirdik su sirkülâsyonunu başlattık ve de Haliç'te balık tuttuk. Hem de Eyüp Sultan Camii'nin önünde tuttuk. Bir saate 27 balık. Rotaryenler bir yarışma yaptılar. Balıklar ta Haliç'in en dibine kadar girdiler. Tertemiz mavilşme başladı. Kuzey Haliç Projesi'ne başladık. 89'da ayrıldığımızda bunun yüzde ellisinden fazlası bitmişti. Baltalimanı Arıtma tesisinin parasını da, ihalesini de bıraktık gittik. Başlattık. Geçen gün Tayip Erdoğan diyor ki; bizim yaptığımız bu işe onların hayali ulaşamaz. Neyin hayali? Parasını bıraktığımız, yüzde ellisini yaptığımız işin mi? Yani Baltalimanı tesisini yerine kadar kendim tespit ettim. Bu hat üzerinde iki tane nokta vardır Kasımpaşa Vadisi, biri de Beşiktaş Vadisi. Her iki vadinin altı dolmadır çamur vardır. Oradan kolletörü geçirmek chekin sistemi denilen yöntem uyguladık. Türkiye'de ilk defa tünel kazmada tatbik edilen bir metottur. Sorun bakalım Tayip Erdoğan'a ismini hatırlar mı?

On sene sonra bak ben söylüyorum. Böyle bir konuda inançlı insanlar bir kere başkasının hizmetini inkâr etmez. Çünkü, Allah hakikaten yarın öbür gün hesabını sorar. Yalan demiyorum. Başkasının hizmetini inkâr etmek; münkirliğe giriyor bu. Televizyonda seyrederken böyle ağzım açık kaldı. Vay be o hayal etmiş biz onun hayallerine erişemezmişiz. O hala hayallerinde yaşıyor ama biz gerçeğini yaptık.

Kuzey Haliç Projesi 89'un sonunda en fazla 90'nın ortasında bitirilmesi gereken bir hadiseydi. Ta 97'de açıldı. Bu bir kere ayıp. Sözen hiç dokunmadı, bunlar da üç senede bitirdiler. Toplam Haliç'in muamelesi yüz ise, bunun doksanı iki yakadaki binaların yıkılmasıdır. Onu bitirdik mi biz?. Güney Haliç'i de bitirdik mi, pompaları da çalıştırdık mı, çalıştırdık? Kuzey Haliç'in yüzde ellisini bitirdik. Şimdi bakın Haliç'i biz bitirdik diye ortaya çıkıyor. Atmaya çalıştıkları çamur de kendi eserleridir.

İstanbul halkı temiz Haliç'i istemelidir. Güney Kolektörü çalıştırılmıyor.

Bugünün parasıyla 11 trilyonluk bir yatırım. Eğer kamunun parasını boş yere harcadıysam benden hesap sorulsun. Ben boş yere harcamamışsam, bu yatırımı atıl bırakanlardan hesap sorulsun.

Bunu çalıştırmamak devletin parasını sokağa atmaktır. Büyük bir cinayettir. Bunun hesabı sorulsun. Veya ikimiz birden yanlış yaptıysak hep beraber bunun hesabını verelim. Bunun hesabı bu memlekette bir gün mutlaka sorulacak.

Bu kolektörün Marmara'yı kirlettiği iddiası bilime aykırıdır. Kolektör için iki bilim gemisi aylarca araştırma yaptı. Deniz dibini inceledi. Doğruluğunu saptadık da yaptık. ANAP'lı arkadaşlar bazan belediye meclisinde konuyu gündeme getiriyor, kapatılıyor. Refah'ınki cince bir hesap. Pompalar çalışmıyor, yeri belli değil falan diye işi örtüyorlar. Güney kolektörünü çalıştırın Haliç kendi kendini temizler. Ama bunların niyeti, biz yaptık demek. Eski yapılanları anmak istemiyorlar. Sırası geldiğinde basacaklar pompaları Haliç temizlenecek. Bir de bando çalacaklar, temizledik diye. Kurnazlık.

Tayyip bey gelsin, ben kendisine kolektörün kapaklarını göstereyim. Derginiz aracılığıyla bunu öneriyorum. Noter huzurunda kapakları açalım. Haliç'i kirleten Alibeyköy ve Kağıthane derelerinden birini kuzey birini güney kolektörüne doğrudan bağlayıp kirletmeyi önlemek gerekir. Biz bir setle Alibeyköy deresini güney kolektöre doğru akıtmaya başlamıştık; o seti bile yıktılar

(Yerel Yönetim dergisi yıl 1997) 

Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar33.865834.0015
Euro37.658837.8097
Dilber Abla
İHV Gönüllüsü