Çeşme Belediye Başkanı Nuri Ertan'dan nalına mıhına!
Turizmde kendimizi kandırıyoruz
Biz Çeşme'yi Ege Bölgesi'nin önemli turizm merkezlerinden biri olarak biliyoruz. Ama, kentin sorumluluğunu omuzlarında taşıyan Başkan Ertan, biraz farklı düşünüyor. Başkanla, Çeşme'nin sıkıntılarını ve bunlara ilişkin çözüm önerilerini konuştuk.
Deniz BARIŞ
İzmir Körfezi'nin güney kıyısında yer alan Çeşme, bu günlerde kelimenin tam anlamıyla cıvıl cıvıl. Öyle bir hareketlilik var ki; yazın sonuna gelindiği için sanki insanlar deniz ve güneşten daha çok yararlanma telaşındalar.
Yazlıkların doluluk oranı yüzde 100. Konaklama tesisleri de öyle.
Eğlence yerlerinin hafta sonlarındaki doluluğu ise yüzde 200'lerde!
Görünüşe göre işler yolunda!
Ama, siz onu bir de Belediye Başkanı Nuri Ertan'a sorun.
Biz sorduk.
Kumuyla, deniziyle, güneşiyle her yıl yüzbinlerce yerli ve yabancı turisti konuk eden turizm beldesi Çeşme'nin belediye başkanı Ertan'ın anlattıklarına bakılırsa görünüşe aldanmamalı!
Başkan Ertan'ın, en çok, turizm beldesi tanımlamasına takılıyor. Tam bu kelimeleri kullanmıyor; ama, turizm beldesi olmamız için daha çook fırın ekmek yememiz gerekir demeye getiriyor.
Başkana göre;
"Çeşme hâlâ turizm kenti değil, kendimizi kandırmayalım!"
O uluslararası festivaller, o görkemli eğlenceler, o akın akın geliş gidişler.. Demek ki, işin cilası!
Yatırım bekliyor
Aslında, Başkan, Çeşme'nin görünmeyen sıkıntılarını dile getirmek istiyor. Dışı bizi çekiyor; ama, içi de onu yakıyor besbelli.
Başkan söyleyince öğreniyoruz ki, bu göz kamaştırıcı turizm hareketine sahne olan Çeşme'nin, henüz doğru düzgün bir kanalizasyonu yok!! Bu konumdaki bir kentin kanalizasyonunun Körfez'in dip sularına bırakılacak şekilde yapılanması gerektiğini belirtiyor Ertan.
Bunun maliyeti de 200 milyar lira!
Çok mu?
Değil. Ama olmayınca; çok!
Bunca turizm hareketinin olduğu bir ilçe Çeşme, ama, bu hareketin belediyeye bir bereketi ne yazık ki, olmuyor.
Başkan Ertan, bu sorunların özel girişimcilerin katkılarıyla aşılabileceğine inanıyor. Büyük turistik yatırımlar gerçekleşirse, sorunların çözümü de kolaylaşacak.
"Eğer" diyor, "belli bir programla turistik yatırımlar buraya yönlendirilirse, alt yapı sorunu kendiliğinden çözümlenir. Çeşme, ancak o zaman turizm kenti olur."
Ertan durumu şöyle özetliyor:
"Burada devletin yatırımları da var, belediyemizin yatırımları da var. Ancak, bunlar turizm merkezi olmamız için yeterli değil. Kent hızla büyüyor, ama, yeterli sayıda büyük tesis yok. Bu potansiyele sahip bir yer, yatırımcıya iyi para kazandırır. Bizim yapılanma eksiğimizin giderilmesi için yatırımcıya ihtiyacımız var. Kazanmak istiyorlarsa buyursunlar Çeşme'ye."
Başkanın ifadesiyle Çeşme artık kabına sığamıyor; taşıyor.
Sonrasını şöyle anlatıyor Ertan:
"Bu büyüme sorunları da büyütüyor. Bir kere konaklama yerimiz az. On bin yatağımız var. Bunu 25 bine çıkarmak gerekiyor. Burada zaten yatırım yapmış olanlar kapasitelerini genişletecek önlemleri almalı. Sürekli bunu hatırlatıyoruz. Başka yatırımcılar da gelmeli. Kentin yapısını birlikte değiştireceğiz. Bugün büyük bir para olmamasına rağmen kanalizasyon için gerekli harcamayı yapamıyoruz."
Her yerde kaynak sorunu
Aslında sıkıntı sadece Çeşme'nin sıkıntısı değil. Cazibe merkezi durumundaki yerleşim birimlerinin tümü aynı sıkıntıyı yaşıyor; kaynak yokluğu!
Kışın bir kasaba.. Yazın ise yarım milyon nüfus hareketinin oluştuğu bir turistik kent! Kasaba geliriyle, yüzbinlerce kişinin yaşadığı bir kente hizmet vermek ne kadar mümkün olabilir, sorunlar ne kadar çözülürse, Çeşme'de de ancak o kadar yapılıyor. Ama herhalde çok iyi yapılıyor ki, davulun sesi gibi Çeşme'nin durumu da uzaktan bakanlara hoş geliyor.
Başkan Ertan bizim sorularımızı yanıtlarken, arada bir kendi sorduklarını da yanıtlıyor. Örneğin:
"Yıllık 70 bin lira emlak vergisi verenler var. Bunun karşılığında belediyeden hizmet bekliyorlar. Bu gelirle belediye hizmetlerini vermek mümkün mü? İkinci konut sahipleri Çeşme'de buldukları konforun bedelini az da olsa ödemeli. Böyle komik vergilerle belediyeler eli kolu bağlı hale geliyor. İkinci konut sahiplerini kışın da Çeşme'ye gelmeye ve kentin sorunlarına ortak olmaya çağırıyorum" diyor.
Yetkilerimiz artırılmalı
İş dönüp dolaşıp mevzuata dayanıyor. İşin bu yanıyla ilgili olarak şunları söylüyor Ertan:
"Bu duruma düşmemek için emlak vergilerini belirleme yetkisi belediyelere verilmeli. Kentte varedilen katma değerden belediyeler de pay almalı.. limanlarda alınan ayakbastı parasının da yarısı belediyelere verilmeli."
Yani aslına bakarsanız, her yerde dertler aynı.
Bakıyorsunuz; Çeşme'de baş döndürücü bir rant var.
Ama, bu ranttan belediyenin payına zırnık bile düşmüyor.
Nuri Ertan, içini döküp rahatlamanın hafifliğiyle, beklentilerini de diye getiriyor:
"Haklarını yemiş olmayayım; İzmirlilerin beldeye ilgileri fena değil. Biz şimdi İstanbulluları çekmek istiyoruz. Bunun için de kara ve deniz ulaşımı yanında havayolunun da uygun konuma gelmesini istiyoruz. Deniz ulaşımında gelinen nokta fena değil. Karadan ulaşım da yapılan otobanla özellikle İzmir üzerinden gelenler için kolaylaştı. Ama havayoluyla gelişi kolaylaştırmamız gerekiyor. Adnan Menderes Havalimanı, bize ters geliyor. O yüzden Çeşme'ye yapılacak havaalanı pistinin 2 bin metreden 3 bin metreye çıkarılmasını istiyoruz. Böylece uluslararası hava alanı özelliğini alırız. Bu yolla hem yabancı turistleri hem de İstanbulluları Çeşme'ye çekmiş oluruz."