İstanbullu trafik işkencesine çözüm istiyor!
Hem köprü hem tüp geçit!
İki kıta arasında her gün 2 milyon insan gidip geliyor; kent nüfusu yılda ortalama yarım milyon artıyor; günde 500 yeni araç trafiğe çıkıyor! İstanbul'da yaşayanlar her gün toplam 600 bin işgünü zamanı yolda harcıyor. Evinden erken çıkıp geç dönüyor, kendini tüketiyor; performansı düşüyor. Günde asgari 1 trilyon liralık zaman kayboluyor. Bunu önlemesin gerekenler ise düşünüyorlar; köprü mü yapalım, tüp geçit mi?
İstanbul'un yollarına taşıyabileceğinin 5 katı yük bindirince kentin yönetiminden sorumlu olanları da aldı bir düşünce; ne yapsak ve de nasıl yapsak?
Yollar arapsaçı!!
Aşırı yükün neden olduğu yıpranma giderilsin ister!
Darlığı aşmak için yeni yollar ister!
Bir yandan onarım, bir yandan yeni yol ya da kavşak yapımı; İstanbul'un zaten yetmeyen yollarını büsbütün tüketti.
Hani denir ya; yumurta kapıya dayandı diye.. İşte öyle.
Günde 500 araç trafiğe çıkarsa, günde 300 yeni aile İstanbul'a yerleşirse?!
Kim çözeceek, neyi çözecek?
İstanbul'a hizmet vermekle yükümlü olanlar köklü çözüm yerine, RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın muhalefet yıllarında sıkça kullandığı ifadeyle pansuman tedbirlerle işi geçiştiriyorlar. Tabir caizse hamleye niyet var; hamle yok!
Galiba sorunlar da kabahatlı(!). Söz dinlemiyorlar; laf anlamıyorlar. Durmadan büyüyorlar!
Kent içi ulaşım işkencesi, hep trafik sorunu olarak ele alınıyor! Bu arada ulaşım sorunu kaynayıp gidiyor.
Ulaşım planı olmayan yerde trafik sıkışmasının doğallaşacağı, yol genişletmekle sorunun sadece ertelenmiş olacağı pek akla gelmiyor. Aslında trafik sorunu da gereğince ele alınmıyor.
Eğer, bizdeki günlük önlemlerle trafik karmaşası önlenir ve de kent içi ulaşım sorunu çözümlenebilirse, pansumanla kanser tedavisi de mümkün olabilecek demektir.
Aslında herkes haklı
Şimdi gündemde İstanbul'un iki yakası arasındaki ulaşımı nasıl sağlayalım sorusuna yanıt arama çalışmaları var.
Bir tarafta:
Köprü yapalım diyenler, öte yanda tüp geçit yapalım diyenler.
Acaba kim haklı? Belki, ikisi de!
Nasreddin Hoca olsa herhalde "Sen de haklısın!" derdi.
Köprü mü tüp geçit mi tartışmasında, ilginç veriler çarpışıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, içinde raylı sistemin de bulunacağı bir tüp geçit için diretiyor. Bu konuda yalnız da değil.
Siyasal açıdan kendisinden çok farklı düşünenler de var tüp geçite destek verenler arasında. Örneğin Şehir Plancıları Odası ve Mimarlar Odası.
Mimarlar Odası eski başkanı Oktay Ekinci, tün geçidi savunurken, üçüncü köprünün pazar körüklemesinden kaynaklandığını öne sürüyor. Ekinci'ye göre, üçüncü köprüde en çok ısrar Japonlardan geliyor. Japonlar da bu işi karayolları genişlesin, daha çok Japon otomobili satılsın diye yapıyorlar.
Aslında pek taraftar bulan bir gerekçe değil, ama, tüp geçit fikri taraftar buluyor.
Bu arada Bayındırlık Bakanlığı üçüncü köprü için etüd çalışmalarına onay verdi bile.
Sorumluluk belediyenin
Tüp geçidin önde gelen savunucusu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan, konuyu farklı bir boyutta ele alıyor ve karar yetkisinin ve sorumluluğun belediyede olduğunu söylüyor.
Erdoğan bu konuda gerekli altyapının bile yapıldığını öne sürerek tüp geçitte kararlı olduklarını vurguluyor.
Başkan Erdoğan, tüp geçitle ilgili olarak "biz" diyor, "hazırız; hükümet yürüyün desin, süratle yürür bu işi bitiririz! Böylelikle İstanbul'un ulaşım sıkıntısını da büyük ölçüde aşmış oluruz!"
Erdoğan'a göre de karayollarına yeni yük bindirmekle sorun çözümlenemez.
Buna Şehir Plancıları Odası Başkanı Ahmet Turgut da katılıyor. Turgut görüşlerini açıklarken:
"Yeni köprü trafiği rahatlatmaz, insan ulaşımı sorununu çözmez. Bir süre sonra dördüncü köprüyü de gündeme getirir ki, bu da Boğaziçi'ni yok eder, yeni rantlar yaratır. Çözüm; Taksim Levent metro hattı ve Nazım Plan'da yer alan Taksim Yenikapı metro hattıyla tüpgeçitli bir ulaşım politikasını hayata geçirmektir" diyor.
Önce köprü sonra tüp
Bugün elinde herhangi bir yetki bulunmayan ancak, İstanbul'da en büyük yapısal değişiklikleri gerçekleştirmiş olan Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Bedrettin Dalan ise iki görüş taraftarlarının da sıkıntının teşhisinde ortak noktada buluştuklarını belirtiyor; İstanbul'da trafik felaket!
Dalan, öncelikle üçüncü köprünün hizmete sokulmasını hemen arkasından da tüp geçidin yapılmasını öneriyor.
Dalan köprü fikrine karşı çıkanları sert bir dille eleştirirerek; "Köprü yapılmasını istemeyenlerin dünyadan haberleri yok. New York'ta 47 köprü var. Bizde ise koskoca şehri iki köprüye mahkum ettiler. Köprü yapmamakla karşıdan karşıya araç geçişi önlenmiş olmaz ki. Sadece sıkıntı büyür. Madem iki yakaya kurulmuş bir kent, gereksinmeyi karşılayacak çoklukta köprü olması kaçınılmaz" diyor. Ama, tüp geçitin de yapılması gerektiğini belirtiyor.
Bu konuda ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Metin Sözen de farklı bir yaklaşımla tartışmaların aşılmasını ve çözüme gelinmesini savunuyor. Sözen, köprü konusunun olmak ya da olmamak noktasına gelmeden, sadece ihtiyaçlar düzeyinde değil, görselliği ve çevreyi de dikkate alarak incelenmesini öneriyor.
Olursa hasıl olacak?
Tüp geçit ve üçüncü köprü ile ilgili ön çalışmalara dayalı teknik bilgiler şöyle:
TÜP GEÇİT
+ Toplam uzunluğu 1.8 kilometre (Sirkeci Üsküdar'daki ara istasyonlarla hattın uzunluğu 12.5 kilometreyi bulacak)
+ Denizaltındaki tüp tünel 1770 metre.
+ Aç kapa tünel uzunluğu 2240 metre.
+ Delme tünel uzunluğu 6595 metre.
+ Haydarpaşa'da 591 metrelik köprü.
+ Otomobil gereksinmesini azaltıyor.
+ İnşaat süresi 4 yıl.
+ Maliyeti 1 milyar dolar.
3. KÖPRÜ
+ 120 kilometrelik yeni çevre ve bağlantı yolu gerekli.
+ Diğer köprülerin yükünü alma oranı çok düşük.
+ İnşaat süresi 6 ay.
+ Maliyeti yaklaşık 700 milyon dolar.
+ Nazım Plana aykırı olduğu belirtiliyor.
***
İkisi de olsun!
Bugün İstanbul'un ulaşım sıkıntısının giderilmesi için köprü önerenler de tüp geçit önerenler de çok iyi biliyorlar ki, ne tek başına tüp geçit ne tek başına üçüncü köprü çözüm değil.
Üstelik her ikisi yapılıp hizmete girdikten sonra bile sıkıntı tümüyle bitmiş olmayacak. Üçüncü köprünün yeni yollar gerektirdiği bir olumsuzluk olarak gösterilirken, bugünkü yükü bile çekemeyen iç yolların tüp geçit yapıldıktan sonra artan yükü nasıl kaldıracağına değinilmiyor.
Sıkıntıların ortaya konulması bakımından herkes samimi. Ama, çözümler tartışılırken aynı içtenliğin varlığını söylemek zor.
Yeni yollar eklenmeden tıkanmanın aşılması herhalde mümkün olmayacaktır. Ancak yeni yolların aynı kanallara yeni yükler getirmekten öteye gitmeyecek konumda olmaları sorunu çözmeyecek, büyütecektir. Öyleyle yollar da artmalı, geçitler de..
Aslında yapılması gereken eldeki olanaklar hangisine önce başlamayı mümkün kılıyorsa işe oradan koyulmak olmalı. Yılda yarım milyonluk nüfus artışını önlemekten aciz kurum ve kişilerin, o mu bu mu diye tartışma lüksleri bulunmuyor. İstanbul'a ikisi de yapılmalı. Hemen!
Bu durumda tartışmayla zaman yitirilmesi, olsa olsa yapmama mazereti olur!