• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Yayınlarımız

YY Sokak hayvanları öldürülmesin

Yaşam

Hayvanseverler belediyelere sesleniyor

Öldürmeyin, aşılayın

Geçen sayımızda belediyelerin görevleri arasında gösterilen itlaf ayıbını konu alan bir yazı yayınladık. Hem belediyelerden hem hayvanseverlerden ses geldi. Bu sayımızda da konuya devam ediyor ve başıboş hayvanlarla ilgili görüşleri yayınlıyoruz.

Belediyelerin sokak köpekleriyle başları dertte. Bir yandan köpeklerden rahatsız olanlar bunları yok edin diye belediyeye başvuruyor, bir yandan da hayvanseverler yok etme eylemine karşı çıkıyorlar.

Tabii, asıl sorun, sokak köpeklerinden kurtulma yolu olarak hâlâ itlaf yani öldürme işleminin geçerli olmasından kaynaklanıyor.

Oysa, belediyelerin hem sokak köpeklerinden rahatsız olanları hem de hayvanseverleri mutlu edecek çözüm bulmalarının mümkün olduğu belirtiliyor..

Sokak köpeklerinin zabıta ekiplerince çocukların gözleri önünde bazan zehirli bir ciğer, bazan bir et parçası, bazan da tüfekle vurularak öldürülmeleri, ruh sağlığı yönünden sakıncalı sayılıyor.

Hayvanseverler bu uygulamayı kolay yol olarak niteliyorlar ve "belediyere düşen doğru olanı yapmaktır" diyorlar.

Hayvanseverler; hayvan barınakları, kısırlaştırma ve aşılama çalışmalarıyla Bursa ve ilçelerinin diğer belediyelere örnek gösterilebileceğini ifade ediyorlar. Hayvansever derneklerin etkisiyle, Tekirdağ, Antalya, Konya, Gaziantep, Mersin, Balıkesir, Kocaeli ve Ünye'de de olumlu çalışmalar yapıldığı kaydediliyor. İstanbul'da Maltepe Belediyesi tarafından da iyi niyetli çalışmalar yürütülüyor.

Ayrıca, turistlerin baskısı ve yabancı hayvansever derneklerin etkisiyle Bodrum ve Kuşadası gibi turistik yörelerde de, belediyelerin bu tür çalışmalar yapmaya başladıkları ifade ediliyor.

Kolay yolu seçmeyin

Türkiye Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Birgül Rona, sokak köpekleriyle başetme konusunda tek yolun üremeyi kontrol altına almak olduğunu söylüyor.

Köpeklerin yılda en az 2 kez yavruladıklarını ve bir batında ortalama 7-8 yavru doğurduklarını anlatan Birgül Rona, itlaf yönteminin çözüm olamayacağını belirtiyor.

Rona sokak köpeklerini yok etmek yerine kontrol altına almak gerektiğini vurgulayarak, şu görüşleri savunuyor:

"Öldürmek toplumun güven duygularını zedeliyor. Buna yol açmamak için bütün belediyeler hayvan barınağı yapmalı, başıboş hayvanları kısırlaştırmalı ve hastalıklara karşı aşılamalı. Bir köpeğin kısırlaştırılması 1,5 milyon liraya maloluyor. Biraz pahalı bir yöntem; fakat itlafa harcanan para kısırlaştırılmaya harcanırsa daha ucuza gelir. Köpekleri kontrol altına almak öldürmekten çok daha yararlıdır."

Birgül Rona, evinde kedi köpek gibi evcil hayvan besleyenlere de görevler düştüğünü belirtiyor ve "hayvan besleyen kişi, onun zahmetinğe de katlanmalı ve hayvanların çevreyi kirletmelerine izin vermemelidir. Böyle yaparlarsa çevre sakinlerine de hayvan sevgisi aşılamış olurlar" diyor.

İtlafla kuduz önlenmez

Başıboş köpekler genellikle kuduzu önleme gerekçesiyle öldürülüyorlar. Ancak, İstanbul Hayvanseverler Derneği Başkanı Suna Develioğlu, kuduz hastalığının başıboş hayvanları öldürmekle önlenemeyeceğini söylüyor. Develioğlu, kuduz hastalığını önlemek için, koruyucu önlemler almak, aşı ve tedavinin zamanında yapılmasını sağlamak gerektiğini belirtiyor.

Kedi ve köpeklerin sokaklarda başıboş dolaşmalarının sakıncalı olduğunu dile getiren Suna Develioğlu da görüşlerini şöyle açıklıyor:

"Başıboş olaşması herşeyden önce hayvanın kendi can güvencesi açısından sakıncalıdır. Sokaktaki hayvan açlıkla, soğukla, ölümle burun buruna yaşamaktadır. Ancak sokaklarda başıboş hayvan kalmasın diye onları öldürmek çözüm değildir. Bu bir insanlık ayıbıdır. Onları öldürmek yerine aşılamak, kısırlaştırma yöntemleriyle üremelerini önlemek lazımdır."

Hayvanseverlerden çözüm önerileri

- Sahipsiz hayvanlar belediyelerce tahsis edilecek belli barınaklarda toplanmalı, aşılanıp kısırlaştırıldıktan sonra sahiplendirilmelidir.

- İtlaf için harcanan para, zaman ve insan gücü, kurtarıp aşılanmaya harcanmalıdır.

- Hayvan korkusu değil, hayvan sevgisi yayılmalıdır. Böylece sokaklarda hayvan kalmaz. Sahiplenilen hayvanların sağlık sorunları çözümleneceği ve üremeleri önleneceği için tehlike sözkonusu olmaz.

- Okullarda hayvanları koruma kolları kurulmalı ya da doğayı koruma kollarına bağlı olarak bu tür çalışmalar yapılmalıdır.

- İtlaf denilen çağdışı uygulamaya derhal son verilmelidir.

***
Yaşam

Belediyelerin yardımıyla ayılar işkenceden kurtuldu

Sıra kedi köpeklerde

Hayvanlar konusunda yerel yönetimler büsbütün de duyarsız değil. Örneğin boz ayıların toplanarak doğal yaşama salınması konusunda belediyeler alkışlanacak bir dayanışma örneği gösterdiler.

Kentlerdeki başıboş hayvanlarla ilgili olarak son yıllarda epey olumlu adım atıldığını görüyoruz. Ancak, bu adımları yeterli sayamıyoruz.

Çağdaş yaşamın gereği olarak kabul edilen hayvanların korunması kavramı ne yazık ki, belediyelerimizin çoğunda henüz yeterince ilgi görmüyor.

Peki, acaba sokak köpekleri için neler yapılıyor? Örneğin, en büyük kentimiz olan İstanbul'daki durum ne?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü Hüner Öztürk bu konudaki çalışmalarla ilgili şu bilgiyi verdi:

"Belediyeye bağlı 150 köpeklik Alibeyköy Hayvan Barınağı'nda başıboş hayvanların aşılanıp dişiler kısırlaştırılıyor. 1-1,5 ay süreyle parazitel tedavisi yapılan köpekler boyunlarına numaralı tasma takılıp ormanlık alanlara salınıyor. Zamanla boyundaki tasmaların düşmesi nedeniyle, kulağa numara basılması uygulamasına geçilmesi için de çalışmalar yapılıyor. Böylelikle hangi köpeklerin aşı ve kontrollerinin yapıldığını takip etmeyi amaçlıyoruz."

Kuşkusuz, sokaklarında binlerce başıboş köpeğin dolaştığı İstanbul'a 150 hayvanlık bir barınak yetmiyor. Bunun için de bakımı yapılan hayvanlar hayvanseverlere verilerek veya doğaya bırakılarak yeni gelecek hayvanlara yer açılmaya çalışılıyor.

Hüner Öztürk, ıslahı tamamlanan hayvanların isteyen hayvanseverlere küçük yardım ve bağışlar karşılığında verildiğini belirtiyor. Büyükşehir Belediyesi'nin itlaf yapmadığını dile getiren Öztürk, sadece kuduz teşhisi konulan köpeklerin öldürüldüğünü ifade ediyor.

Veteriner Müdürü Hüner Öztürk, sürdürülen çalışmalarla ilgili şunları söylüyor:

"Bizim köpek barınağımız da yetersiz. Yeni bir barınak yapabilmek için uygun bir yer arıyoruz. İlçe belediyelerinden de yardım bekliyoruz. Uzak ilçelerdeki şikayetlere yetişemiyoruz. Ancak kuduz şüphesi olduğunda eleman gönderiyoruz. Bu yılın ilk 6 ayında 373 köpeğin tedavisini yaptık. Vatandaşlardan 127 şikayet geldi. 23 kuduz şüpheli köpek yakaladık. Bunların 8'i müşahede altında kudurup kendiliğinden öldü. Yine kuduz olan 3'ünü biz öldürdük. 12 tanesi ise kuduz olmadığı için tedavisi yapılıp serbest bırakıldı. Üsküdar'daki polikliniğimizde de hayvan aşılama ve kısırlaştırma uygulamasını sürdürüyoruz."

Hayvanlar için mezarlık gerekli

Kentlerde başıboş hayvanlar kadar ölü hayvanlar da sorun oluşturuyor. Ölen hayvanlar genellikle çöpe atılıyor. Bu da çevre sağlığı açısından büyük tehlike yaratıyor.

Hüner Öztürk, çöplüklerden beslenen hayvanlar yoluyla çevreye mikrop ve hastalık yayıldığını belirterek; "Bu tehlikeli uygulamaya son vermek amacıyla İstanbul'da bir hayvan mezarlığı açacağız. Mezarlıkta ölü köpekleri, diğer köpeklerin çıkaramayacağı derinliğe gömüp üzerini kireçle kapatacağız. Hayvan mezarlığı için, su havzalarından uzak geniş bir alan arıyoruz" diyor.

Ayılar artık özgür yaşıyorlar

Hayvanların korunması konusunda belediyelerarası en büyük işbirliğini boz ayıların koruma altına alınması operasyonunda gördük.

Kent sokaklarında burunlarına halka takılıp tef sesiyle oynatılan boz ayılar, Dünya Hayvanları Koruma Derneği ve Türkiye Hayvanları Koruma Derneği ile Orman Bakanlığı'nın işbirliği sonucu bu işkenceden kurtarılarak, özgürlüklerine kavuşturuldular. Belediyelerin yardımıyla toplanan boz ayılar artık ormanın içindeki Karacabey Ayı Barınağı'nda hayatlarını sürdüyorlar.

Orman Bakanlığı'nın Merkez Av komisyonu Kararı ile ayı oynatanlara ağır para cezası getirmesinden sonra, Çingeneler tarafından tef çalınıp oynatılan ayılar görüldükleri yerlerde polis ve belediye görevlilerinin yardımıyla toplanarak, Bursa Vahşi Yaşamı Koruma Merkezi'ne götürüldüler. Burada ameliyat edilip burnundaki halkadan kurtarılan ayılar, daha sonra Karacabey'de hafif akım verilmiş olan elektrikli tellerle çevrili orman alanında doğal ortamlarına kavuşturuldular.

Türkiye Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Birgül Rona, şu anda Bursa Karacabey Ayı Barınağı'nda 40 yetişkin 5 de yavru ayı bulunduğunu belirtiyor. Ayıların insan elinden beslenmeye alışkın olmaları nedeniyle tamamen özgür bırakılamadığını ifade eden Rona, "Ayılar Karacabey'de, Orman Bakanlığı'nın tahsis ettiği alanda dernek üyelerinin gözetiminde mutlu bir hayat sürüyorlar" diyor.

***

Hayvan hakları

 

15 Ekim 1978'de Unesco tarafından ilan edilen Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi;

Madde 1

- Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğar ve aynı var olmak hakkına sahiptir.

Madde 2

1- Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir.

2- Bir tür hayvan olan insan, öbür hayvanları yok edemez, bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez, bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla ödevlidir.

3- Bütün hayvanların insanlarca gözetilme, bakılma ve korunma hakları vardır.

Madde 3

1- Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasızca ve zalimce işlem yapılamaz.

2- Bir hayvanın öldürülmesi zorunlu olursa, bu; bir anda, acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır.

Madde 4

1- Yabani türden olan bütün hayvanlar, kendi özel ve doğal çevrelerinde, karada, havada ve suda yaşama ve üreme hakkına sahiptir.

2- Eğitim amacıyla olsa bile, özgürlükten yoksun kılmanın her çeşidi bu hakka aykırıdır.

Madde 5

1- Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan türden olan bütün hayvanlar, uyumlu bir biçimde ve türüne vergi yaşam koşulları veözgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir.

2- İnsanların kendi çıkarları için bu uyumda ya da bu koşullarda yapacakları her türlü değişiklik bu haklara aykırıdır.

Madde 6

1- İnsanların yanlarına aldıkları bütün hayvanlar, doğal ömür uzunluklarına uygun sürece yaşam hakkına sahiptir.

2- Bir hayvanı terketmek acımasız ve aşağılık bir davranıştır.

Madde 7

- Bütün çalışan hayvanlar, iş süresinin ve yoğunluğunun sınırlandırılması, onarıcı ve güçlerini artırıcı beslenme ve dinlenme haklarına sahiptirler.

Madde 8

- Hayvanlara fiziki ya da psikolojik bir acı çektiren deneyler yapmak, hayvan haklarına aykırıdır. Tıbbi, bilimsel, ticari ve başka biçimlerdeki her türlü deneyler için durum böyledir.

Madde 9

- Hayvan, beslenmek için yetiştirilmişse bakılmalı, barındırılmalı, taşınmalı, ölümü de korkutmadan ve acı çektirmeden olmalıdır.

Madde 10

1- Hayvanlardan insanların eğlencesi olsun diye yararlanılamaz.

2- Hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlardan yararlanılan gösteriler hayvan onuruna aykırıdır.

Madde 11

- Zorunluluk olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış, bir "genocide" yani türe karşı suçtur.

Madde 12

1- Çok sayıda yabani hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış, bir "genocide" yani türe karşı suçtur.

2- Doğal çevrenin kirletilmesi ve yıkılıp yokedilmesinin sonu "genocide" yani soykırıma varır.

Madde 13

1- Bir hayvanın ölüsüne de saygı göstermek gerekir.

2- Hayvanların öldürüldüğü şiddet sahneleri sinema ve televizyonlarda yasaklanmalıdır; meğer ki bunlar hayvan haklarına saldırıyı göstermek amacı gütsünler.

Madde 14

1- Hayvanları savunma ve koruma kuruluşları, hükümet düzeyinde temsil olunmalıdır.

2- Hayvan hakları da insan hakları gibi yasa ile korunmalıdır.

***
Haberin içinden

Kent yaşamı bir bütündür

İki sayıdır hayvanlarla ilgili sayfalar dolusu yazı yayınlıyoruz. Neden?

Belki de onca sıkıntımız varken bir de hayvanlarla mı uğraşacağız diyenler bile oluyordur. Yanlış.

Çağdaş belediyecilik kavramı, kent yaşamını bir bütün olarak kabul eder. Bu yaşamın içinde insanların her türlü gereksinmelerinin karşılanmasından yerel yönetimler sorumludur. Eğer, hayvan beslemek isteyenler varsa, bunların belediyeye ve çevreye, belediyenin de bu kişilere karşı sorumlulukları var demektir.

Tabii sadece bu değil; kontrol dışında sokaklara yayılan hayvanlar hayvanseverlerden daha çok belediyeleri ilgilendiren bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Belediyeler, bu sorunu örnek bir yaklaşımla çözmeyi bilmelidir.

Bir hesaba göre, eğer başıboş hayvanlar kısırlaştırılmış olsa, üreme duracağı için sorun büyümeyecek ve en çok 5-6 yıl içinde tamamen ortadan kalkacak.

Oysa, hayvanları kontrol altına almak yerine öldürme yoluna gitmekle üremeleri önlenemediği için sorun çözümsüz kalıyor.

 

Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
Dilber Abla
İHV Gönüllüsü