İki turlu seçim için ne dediler?
Mehmet Keçeciler (ANAP Genel Başkan Yardımcısı)
Sıkıntıları aşarız
Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu durumu aşması iki turlu seçimi kabul etmesine bağlıdır. Bunu ben 1987'den beri savunuyorum. Nihayet bu teklif zaman içinde kamuoyu oluşturan kuruluşlar tarafından da benimsendi. En büyük savunucu bendim. Rahmetli Özal döneminden beri savunuyorum. Nihayet ilk defa belediyelerde uygulama düzeni belirlendi. ANAP, CHP, DSP anlaşmış ve DYP de sıcak bakmaktadır. Belediye başkanlığı seçimlerinde iki turlu seçimi kabul ediyorlar.
Biz hem RP, hem de HADEP meselesini bu seçim kanunu ile aşabiliriz.
Hiç kimse Türkiye'nin geleceğini riske edemez. Riskten kurtarmanın en kestirme yöntemi iki turlu seçimdir. Türkiye'ye bu eninde sonunda gelecektir. Yerel yönetimlerde uzlaşma sağlandı. Uygulamaya koymak için bir tasarı var. Hemen çıkaracağız.
*
Doç. Dr. Ahmet Bilgin (Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı, RP)
İki turlu seçim dikta getirir
Seçim sistemi, ülkedeki siyasal yapıyla ilintili bir konudur. Eğer ülkenin siyasal sistemi, her tür düşüncenin ifadesinin önünü açmak istiyorsa seçim sistemi ona göre dizayn edilir. Eğer düşüncelerde çoğulculuk öngörülmüyor da salt "istikrar" unsuru öne çıkarılıyorsa, seçim sistemine ona göre biçim verilir. Aslında seçilen seçim sistemi daha çok demokratik bilincin yerleşik olup olmamasıyla doğrudan ilişkilidir.
Demokrasinin bir kültür ve bir bilinç olarak yerleşik olmadığı toplumlarda, iktidar erkini elinde bulunduranlar farklılıkları yoketme aracı olarak "istikrar" unsurunu öne çıkartırlar. Oysa farklılıkların yaşayıp kendini ifade etmeleri ve çoğulculuğun yerleşik bir yapı arzetmesi ve bu şekilde hoşgörünün diyalog ve anlayışın toplumda yaygınlık ve etkinlik kazanmasını sağladığı zaman toplumda demokrasi kültür ve bilincinden sözedilebilir.
Ülkemiz gibi vesayet demokrasisinin varolduğu yerlerde, demokratik kültür ve bilincin yerleşemediği ya da yerleştirilemediği toplumlarda iki turlu seçim sistemini öngörmek demokrasinin yerleşmesinin daha bir zorlaştıracak "istikrar" bahanesi ve hafif bir tabirle demokrasinin diktatörlüğünü beraberinde getirecektir.
Sosyal kaos oluşturur
Oysa ülkemizde amaç, demokrasinin daha bir yerleşmesini sağlamak olmalıdır. Bu nedenle iki turlu seçimin beraberinde getireceği "demokrasinin diktatörleşmesi" ciddi tehlikesini gözardı etmemek gerekir.
Öte yandan bölgemizin aşiret dokusunun hala varolması ve besleniyor olması, iki turlu seçimde aşiretleri siyasal ikbal uğruna karşı karşıya getirecek, siyasal ikbal, bir toplumsal çatışmaya giderek sosyal kaosa dönüşmeyi beraberinde getirecektir. İstikrar adına istikrarsızlık potansiyeli aktifleştirilmiş olacaktır.
Ayrıca demokrasinin uzlaşma rejimi olduğu gerçeği gözönüne alındığında, ülkemiz gibi henüz demokrasinin ABC'sinde olan ülkelerde, farklı düşüncelerin temsil ve ifadeden uzak tutulmaları, sosyal barışı bozucu bir diğer çatışma potansiyeline hareket kazandıracaktır. İşte bu nedenlerle, iki turlu seçim sisteminin ülke ve toplumumuz açısından çok ciddi sakıncılar taşıdığı kanısındayım.
Demokrasi halkın yönetimidir. Halkın tüm kesimlerinin yönetime katılması demokrasilerde ideal bir hedeftir.
Dolayısıyla, iki turlu seçim halkın her kesiminin görüş ve düşüncelerine temsil olanağı sağlamayacağına göre bu ideal hedefin bir kenara bırakılmasını gerektirir.
Kaldı ki, bölgemizin aşirete dayalı yapısından kaynaklanan sorunlar ve güvenlik sorununun varlığı gözönüne alındığında iki turlu seçimin bölgemizin sosyal yapısı itibariyle derin yaralar açacağı da ayrı bir gerçektir. Böyle bir seçim sistemi daha derin uçurumlar oluşturmaya da müsait bir sistem olacaktır.
Demokratik kültür gerek
Demokrasi geleneğinin yerleşmediği ülkelerde yürütmeyi aşırı derecede güçlendirmek bir yürütme diktatörlüğüne de neden olabilir. Çünkü iktidar gücünü elde eden yürütme, meclisi saf dışı edebilir. Yani seçim sistemini değiştirmek bir sonuçtur, amaç değil. Bu sistemin amacının gerçekleştirilebilmesi için anayasal, yasal değişikliklerin yanısıra demokratik kültürün yaygınlaştırılması gerekir.
Toplum demokratik yapılanmayı gerçekleştirmedikçe veya demokratik bilince ulaşmadıkça yapılacak iki turlu seçim düzenlemesi istenilen amaca ulaşılabilme konusunda, ciddi sakınca ve endişeleri de beraberinde getirecektir. Görüntüye yansıyacak "istikrar" kalıcı bir yapı olmaktan çok farklılıkların üstünü örten bir örtü olacağından, ülkede farklılıkların daha bir derinleşmesini daha bir kemikleşmesini ve daha bir uzlaşmaz zıtlıkların oluşmasını beraberinde getirecektir. Oysa demokratik bir siyasal ve sosyal yapıdan beklenen; farklılıkların uzlaştığı, birarada yaşadığı, hatta bir adım ileri giderek diyebilir ki; birbirini tamamladığı bir ortamı oluşturmasıdır.
Ülkemizde demokratik kültürün ve bilincin yerleşik bir yapı arzetmediği, hatta bunun çifte standarda dayalı, dayatmacı tavırlar nedeniyle aydın görünen, sivil despotlarca engellendiği bir ortamda, totaliter bir yapı oluşturmaya müsait böyle bir siyasal yapılanmayı demokrasi adına redetmek gerekir.
*
Erdem Saker (Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı, ANAP)
Halk desteği sağlar
Türkiye'de belediye başkanlarının halk tarafından seçilmesi nedeniyle güçlü bir belediye başkanlığı sistemi mevcuttur. Ancak bu güçlülük meclislere aynı oranda yansımamaktadır. Dolayısıyla belediye başkanı ile meclisi arasında zaman zaman bazı kopukluklar meydana gelmektedir. Bu gücün ikinci bir zaafiyeti ise düşük yüzdelerle iş başına gelen bir belediye başkanının çok fazla yetkilere sahip olmasıdır. Örneğin yüzde 20-21 oranında oy alarak seçilen bir belediye başkanı, aldığı oy oranı ile tüm yetkilere sahip olabiliyor.
İki turlu seçim bence halkla bu güç arasında bir denge sağlayabilecektir. Birinci turda en yüksek oyu alan iki adayın ikinci turda yarışması artık bu adaylardan bir tanesine halkın daha fazla oranda güven duymasına neden olacaktır. Böylelikle o belediye başkanı da kendisini daha güvenli, daha güçlü hissedecektir.
Bu sistem ile halkın tercihleri daha net bir şekilde sandığa yansıyacaktır. Belediye başkanları seçildikten sonra, "Ben artık kentimin belediye başkanıyım" mantığı ile tüm hemşerilerine aynı oranda hizmet vermek zorundadırlar. Buradaki parti felsefesi de bir belediye başkanının iş yapma metodudur.
İki turlu bir sistem sonucu seçilecek olan bir belediye başkanı, çok sayıda vatandaştan oy alarak iş başına geldiği için çok daha fazla bir şevkle görev yapacaktır.
Bugün dünyada güçlü başkanlık veya daha geniş temsil yetkisiyle seçilen belediye başkanlarının çok sayıda olduğunu görebiliyoruz. Güçlü başkanlık bugün demokrasilerde daha aktif yönetim biçimi olarak kabul edilmektedir.
Ancak, güçlü başkanlık sisteminin yanında güçlü denetim mekanizmalarının da bulunması şarttır. Meclislerin başkanlarını daha iyi bir şekilde denetleyebilecek yapıya kavuşması gerekmektedir. Bana göre yerel demokrasinin güçlenmesinde iki turlu seçim sisteminin çok faydalı olacağı görüşününün benimsenmesi gerekmektedir.
*
Ali Karagülle (Sinop Belediye Başkanı, CHP)
İki tur solu birleştirir
Ülkemizde mevcut bulunan seçim sistemi enine boyuna yeniden ele alınmalıdır. Konu kamuoyunda tartışmaya açılmalı, birilerinin işine geldiği gibi değil halkın işine geldiği ve ülkemiz geleceğine damgasını vurur tarzda sonuca gidilmelidir.
Seçim sisteminin turlu mu, tursuz mu, ön seçimli mi, merkez yoklamalı mı olmasından önce, şimdiki seçim sistemimiz nasıl işlemektedir, bunu irdelemekte yarar vardır. Aksi halde sonuca gidilmesi mümkün değildir.
Yurdumuzda öylesine bir sistem vardır ki, milyonlarca insanın dediğinin dışında birkaç kişinin dediği olmaktadır. Bunun adına da delegelik denilmektedir. Delegenin verdiği karar ise her zaman tartışma konusu olmuştur. Çünkü delegenin kararına hep "uzaktan kumandalı karar" gözüyle bakılmaktadır.
Seçimle göreve gelen insanlarda, seçileceği makama uygun vasıflar olmalıdır. Yani bir başka anlatımla seçileceği makamı en iyi şekilde değerlendirip değerlendiremeyeceğine ilişkin göstergeler olmalıdır. Ancak ülkemizde bu iş, seçime girenin yeteneğinden daha çok parti içinde kaç delegesi olduğu ile doğru orantılı yürümektedir.
Delege sayısı yeterli mi? Ön seçim yapılmayacaksa, partinin üst kademelerinde adamı var mı? Genel başkana yakın mı? Ülkemizde önce bu sorulara yanıt aranmaktadır.
Kalitenin önemi yok
Bu işi il veya ülke çıkarları adına becerebilir mi, beceremez mi? Bu sorular akla bile getirilmemektedir.
Sonuç; skandallar ülkesi olmaktır.
Neden skandallar ülkesi diye sormaya gerek dahi yoktur. Çünkü iş başına gelmiş (daha doğrusu getirilmiş) kişi ister belediye başkanı ister milletvekili olsun, onun hakkında seçim döneminde sorulması gereken sorulmamış ve araştırılmamıştır.
Kişi okur yazar mıdır? Yeter de artar bile.
Bu kişi milyonlarca insanın gözü önünde bir yemin metnini yarım yamalak okurken o milyonlarca kişi "Şimdi bu mu bizleri yönetecek?" diye sorup biraz da dalga geçerken hangi partinin hangi üst düzey yöneticisi rahatsızlık duymuştur?
Bu ülkede Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kalitesinin artması gerekir. Bu kalite meclisin dekorlarının yenilenmesi değildir.
İki turlu seçim ülkemizde olsa olsa hükümet istikrarı sağlayabilir. Bunun dışında gerçek gereksinim duyulan ise tüm üyelerin konularında uzmanlaşmış, siyaseti kendi veya yakınlarının geleceğini kurtarmak için değil, ülkenin geleceğini kurtarmak için yapan bir TBMM yapısına kavuşmaktır. İki turlu seçim ise böyle bir yapı oluşturma ile ilintili değildir.
İstikrar yeterli mi?
İki turlu seçimin hükümet istikrarı sağlayabileceğini belirtmiştim. Bu istikrar ülkemiz geleceği için yeterli olacak mıdır? Soruya yanıt kısmen evet, genelde hayır olabilir.
Hükümet bunalımının aşıldığı bir dönem için neden umutlu değilim? Çünkü hükümet bunalımı olmayan tek partinin uzun yıllar iktidarını da yaşadık. ANAP'ın tek başına iktidarlarından söz ediyorum. Peki bu dönemin sonu ne olmuştur? İç ve dış borç yükü, enflasyonun üç haneli rakamlara ulaşması Osmanlı'nın Lale Devri'ni andıran manzaralar, dönem sonunda onlarca kişinin yüce divana gidişi vs. vs...
Demek oluyor ki, tek parti iktidarının sağlanması ülke sorunlarının çözümü ile doğru orantılı değildir.
O halde?
Yine başa dönerek kalite diyorum. Kalitede standardı yakalamamız gerekiyor.
Peki tümüyle mi kalitesiz bir meclis yapımız var?
Bunu "evet" diye yanıtlamamız mümkün değildir. Ancak düşündüğümüz anlamdaki kalite sayısı kalitesiz sayısından maalesef azdır.
Israrla konuyu vurgulamaktan geri durmayacağım.
Son yapılan birkaç seçim çok ilginç sonuçlar oluşturmuştur. Dünyada görülmeyen sağın alternatifinin sağ olduğu sonuçlar alınmıştır. Oysa zıt ideolojiler ya da görüşler birbirlerinin alternatifi olabilirler.
Bu sonuç halkımızın bir tercihi olarak görülemez. Bu sonuç sağ ve soldaki dağınıklığın ve parçalanmanın önce sandığa ve sonra da dolayısıyla meclise yansımasıdır. Sağda ve solda maalesef dağınıklığın giderilmesi için liderler seviyesinde özverili bir çalışma yürütülememektedir. Yürütülen çalışmalar kısır çekişme ve karalayarak yok etme çabalarından öte gidememektedir. Deyim yerindeyse "Senin dibin benden kara" çekişmesidir ki, bu yüzden, artık toplumda da güvensizlik had safhaya ulaşmıştır.
Sağın ve solun kendilerine yakın kitleleri barıştırması gerekmektedir ki, bunun yolu ancak partilerin birleşmesinden geçmektedir. (Sağ ve solda)
Parçalanmış partiler kendi elleri ile RP gibi kökten dinci bir partiyi mecliste 1. parti yapmaya yardımcı olmuşlardır.
Partilerin bu aymazlıktan sıyrılmalarının bir yolu olarak iki turlu seçim sistemi düşünülebilir.
Yani bir anlamda seçim sistemi zoru ile birleşmeye yönelmek gibi bir şeydir.
Dinciye karşı sağ güçlenir
Esasen ülke geleneği için yapılması zaten gerekli olan bir şeyi seçim sistemi zoruyla yaptırmak her ne kadar saçma ve anlamsız olsa da sağ ve solda toparlanma ivedilikle çözüm beklediğinden bu saçmalığa da katlanabilinir diye düşünüyorum.
Bu gereklilik günümüzde sol için çok daha önem arzetmektedir. İki turlu bir seçim sisteminin mecliste kabulü durumunda seçime dağınık giren sol tamamen meclis dışında kalacaktır. Birinci turdan sonraki tura sağ partinin alternatifi bir dinci parti kalması kuvvetle muhtemeldir ki, ikinci turda sol seçmen dinci partiye tepki olarak sağ partiye destek verme durumunda kalabilecektir. Sol partiler bunu zamanında görerek birleşebileceklerdir diye bir umudum bulunmaktadır. Bu da demokrasimiz açısından bir kazanımdır.
*
Hasan Subaşı (Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı, DYP)
Seçileni güçlü kılar
İki turlu seçim, seçilenler üzerinde daha geniş mütabakat sağlamaktadır. Ayrıca yakın görüşteki partiler arasında da uzlaşma sağlamaktadır.
Seçilen temsilci, kendisini daha güçlü ve sorumlu hissetmektedir. Bunları iki turlu seçim sisteminin yararları olarak görebiliriz.
Bizdeki uygulamada şu aksaklıklar olabilir; ülkemizde görüşü yakın partilerin uzlaşması daha zor olmaktadır.
Siyasi gelişmeyi ve uzlaşmayı, zorlayıcı kurallarla çözemiyoruz. İkinci seçimlerin maliyeti ve zorlukları ek külfet getirmektedir. Sonuçta ihtiyacımız olan seçimleri sağlıklı yapabilmektir. Halkın iradesinin meclise yansıtılması önceliktir.
Lidere bağımlı sistemi aşmak partilere ve halka sorumluluk ve görev yüklemek gerekir. Milletvekili seçimlerinde kararları lider kadroları değil parti kurulları tespit etmeli, işaretleme yöntemiyle sıralama yapması bu sürece ve sorumluluğa katılması sağlanmalıdır.
*
H. Okan Merzeci (Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı, ANAP)
Bir an önce uygulanmalı
İki turlu seçimi, Türkiye'nin hala içinde yaşadığı siyasi kaostan kurtulmasına yol açacak bir sistem olarak görüyorum. Sistem bir an önce hayata geçirilmeli.
Halk, kendi siyasi görüşüne yakın olan partiyi seçme şansını yakalayacağı için tercihlerini daha iyi yansıtacaktır.
Bu sistemle küçük partiler seçim dışı kalarak kendi tabanlarını temsil edemeyeceklerdir. Bu ilk bakışta anti demokratik görülebilir. Ancak, demokrasimizin rayına oturması için iki turlu sistem kaçınılmaz.
*
Fikret Türkyılmaz (Ordu Belediye Başkanı, ANAP)
Çok iyi tartışılmalı
İki turlu seçim konusu son yıllarda gündeme gelerek tartışılmaya başlanmıştır. Avrupa'nın bazı ülkelerinde uygulanmakta olan bu sistem bizim ülkemizde nasıl sağlıklı netice verir? Bu hususta tereddütlerin olduğunu görmekteyiz. Son yıllarda bir hayli politize olmuş toplumumuzda sık sık seçimlerin olması seçmende ilgisizlik ve bıkkınlık yaratır duruma gelmiştir.
Erken genel seçimler, mahalli seçimler, ara seçimler ard arda gelerek seçim ekonomileri uygulanmasına sebebiyet vererek ekonominin daha da kötüye gitmesine yol açmıştır. Bu durum seçmen üzerinde olumsuz etki yapmıştır. Böylesine sağlıksız ortamlarda iki turlu seçimin iyi bir tercih olacağı hususunda tereddüt vardır. Bir hafta arayla yapılacak seçimde ikici tur seçime, seçmenin ilgisiz kalması muhtemeldir.
Milletvekili ve mahalli seçimler açısından da iki turlu seçimi ele alıp değerlendirmekte yarar vardır. Milletvekili seçiminde parlemento çoğunluğu açısından yarar sağlayabilir düşüncesindeyim. Baraj engeline takılıp parlementoya üye vermeyen partilerin ikinci turda kendisine yakın gördüğü siyasi partiye destek vererek, temsil edilme şansını yakalamış olması açısından fayda mülahaza edilebilir. Ancak mahalli seçimlerde iki turlu seçimin vatandaşın sağlıklı tercih yapmasına engel olacağını düşünebiliriz.
Mahalli seçimlerin özelliklerinden birisi de halkın kendisine en yakın gördüğü adayı seçme şansının var olmasıdır. İki turlu seçimde bu şans azalabilir. Çünkü ikinci turda tercih şansını kişiden yana değil siyasi bloklaşma yönünde kullanmak mecburiyeti doğabilir. Bu da istediği halde uygun bulduğu kişiyi seçmemenin talihsizliğini getirebilir.
Demokrasimiz açısından iki turlu seçim iyi midir, kötü müdür diye soracak olursanız cevabını da şöyle verebiliriz; Eğer iki turlu seçim seçmen iradesini iyi bir şekilde yansıtabiliyorsa, demokrasimize elbette fayda sağlanmış olur.
Tersi durumunda ise, zaten tam uygulanamayan demokrasimize bir darbe daha vurulmuş olur. Netice olarak bugünkü siyasi konjonktürde iki turlu seçimin çok iyi tartışılıp demokrasimize faydası, zararı iyi analiz edilerek siyasi gündeme getirilmesi gerekir.
*
Erdal Akar (Afyon Belediye Başkanı, ANAP)
Yerinde bir karar
Şu andaki seçim sistemimizin yerine iki turlu seçim sistemine geçilmesi yerinde olacaktır. Bu yolla halkın tercihleri daha iyi yansıyacaktır. Şu andaki seçim sisteminde sistemin sonucu olarak bazı seçilmişler halkın tamamen tercihlerini yansıtamamaktadırlar.
Bu sistem demokrasimizin özünde olan halkın kendi kendini yönetmesi esprisini tamamen yerine getirecektiir. Bu yolla insanlar seçilmişleri tamamen özümseyeceklerdir.
*
A. Kadir Tutaşı (Mardin Belediye Başkanı, DYP)
Olumlu olur
İki turlu seçimin halkın tercihini daha iyi bir şekilde yansıtacağına inanıyorum. Bu sistem halkın sağduyusuna fayda vermek suretiyle, demokrasiye olumlu şekilde hizmet edecektir.
*
Seçmen tercihi ne olur?
İki turlu seçim sisteminde seçmen tercihleri nasıl etkilenir? 100 kişiyi kapsayan bir mini anket yaparak şu soruyu sorduk:
- Sizin oy verdiğiniz parti dışında iki parti ikinci tura kalsa hangisini desteklersiniz?
İkinci turda Refah'a yüzde 6 dolayında artı oy verildi.
ANAP, DYP ve DTP'ye oy verenlerden yüzde 90'ının ikinci turda birbirlerini destekledikleri görüldü.
CHP ve DSP'ye oy verenlerin de yüzde 80 birbirlerini tercih ettikleri ortaya çıktı.
Bu mini ankete göre, ikinci turda, merkez oylar merkez partilerde toplanıyor.
Sandıktan nasıl bir sonuç ortaya çıkabileceği konusunda fikir vermesi için son genel seçimlerdeki oyları (yuvarlak olarak) anımsatıyoruz:
RP : 6 milyon
ANAP + DYP : 11.5 milyon
DSP + CHP : 9 milyon
*
Partilerin tutumu ne?
İki turlu seçim isteğinde başı ANAP çekiyor.
RP dışındaki partiler, ikinci tura genellikle iki sağ partinin kalacağı düşüncesiyle çok sıcak bakmıyorlar. Ancak, ülke genelinde azınlıktaki radikal oyların yönetime geçmesini önleyeceği için kerhen de olsa destek veriyorlar. Daha çok yerel seçimlerde iki turlu seçime taraftar olunduğu gözleniyor.
RP ise iki turlu seçime, ikinci turda öteki partilerin seçmenlerinden oy alamayacağı düşüncesiyle şiddetle karşı çıkıyor.