Patronlar kuruluşu TÜSİAD'tan, yerel yönetim reform tasarısı
Amaç çağı yaşamak
"Yerel dayanışmalarla var edilen gelişmeler, merkezi yönetimle karşılaşınca hız kesiyor. Türkiye'nin gelişme potansiyelinin önüne açmak için reform gerekiyor."
Açık adı Türk Sanayici ve İşadamları Derneği olan TÜSİAD’ın yürüttüğü Demokratik Standartların Yükseltilmesi Paketi Tartışma Toplantıları Dizisi'nin üçüncüsü Yerel Yönetimler başlığı altında yapıldı. 9 Ekim'de İstanbul Swissotel'deki toplantıda TÜSİAD Parlamento İşleri Komisyonu tarafından hazırlatılan ve Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü (TODAİE) öğretim üyesi Dr. Selçuk Yalçındağ ile İçişleri Bakanlığı eski müsteşarı emekli vali Ziya Çoker ve İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler eski genel müdürü emekli vali Fethi Aytaç tarafından yazılan Yerel Yönetimler Yasa Taslağı tartışmaya açıldı.
Toplantıya TÜSİAD mensupları ile bazı bilim adamlarının yanısıra, parlamenter, vali ve belediye başkanı olmak üzere 100'e yakın yönetici katıldı.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Kayhan, açış konuşmasında kurum olarak temel tespitlerini şu sözlerle açıkladı:
"Türkiye'nin idare sistemi, ülkenin içinde bulunduğu hızlı değişime ayak uyduramayarak, etkili ve verimli hizmet üretmekten uzaklaşmıştır. Bu sorun yerel düzeyde daha belirgin biçimde ortaya çıkmaktadır. Güçlü ve demokratik bir yerinden yönetim anlayışıyla, yerel topluluklara götürülen hizmet, köklü bir reforma tabi tutulmalıdır. Bu reformun ana fikri, yerel birimlerde yaşayan vatandaşlarımıza, belirli bir hukuksal çerçeve içinde, temsil organları aracılığıyla yerel hizmetlerle ilgili kararlar alma, bunları uygulamak için gerekirse vergi de koyarak kaynak yaratma ve örgütlenme yetkisi vererek, kendi kendilerini özgürce yönetme olanağı vermek olmalıdır."
TÜSİAD Başkanı Kayhan, konuşmasında yerel yönetim kavramına da açıklık getirerek şunları söyledi:
"Yerinden yönetim derken, yalnızca belediyeleri değil, vilayet örgütlenmelerini de işin içine katıyoruz. Bu iki düzeydeki sorunların birlikte ele alınması gerekliliğini düşünüyoruz."
Yerel yönetimlerle ilgili hükümetçe yürütülen çalışmaları değerlendiren Kayhan, değişim gerekçelerini şöyle tanımladı:
"Hükümeti böyle bir çalışma yapmaya sevk eden gerekçelerin başında, yönetimin aşırı merkeziyetçi kimliğinin sorunların çözümünü güçleştirmesi ve merkezdeki yönetim birimlerinde kilitlenme yaratması geliyor. Ben bu gerekçeyi biraz geliştirmek istiyorum.
Bildiğiniz gibi yönetim faaliyeti, diğer toplumsal faaliyetlerin üzerinde yer alan bir alanı tanımlar. Siyasi otorite de, toplumsal birimlerden gelen verileri değerlendirerek bir sentez, bir sinerji yaratır. Sosyal organizmanın bir hedefe doğru ilerlemesi için gerekli koordinasyonu sağlar.
Bunun gerçekleşmesi için, toplumun sinir sisteminin iyi işlemesi, siyasi otorite ile iktisadi ve sosyal birimler arasında sürekli bir iletişim olması gerekir. 90'lı yılların Türkiyesi bu iletişimin gerektiği gibi işlemediği, yer yer tümüyle koptuğu bir manzara arz ediyor.
Sorun siyaset sahnesindeki oyuncuların algılama yetersizliğiyle açıklanacak gibi değil. Sorunun kaynağında yapısal yetersizlik, mevcut idare organizasyonun sınırlayıcı etkisi güçlü bir şekilde var.
Kuşkusuz mevcut idari yapı somut gereklerin bir ürünüydü. Ancak, 80'li yıllardan itibaren yerel ekonomilerde görülen hızlı gelişme, sosyal sorunların çeşitlenmesi ve karmaşıklaşması mevcut yapının kaçınılmaz olarak dar gelmesine yol açtı. Yerel çözüm mekanizmalarının yeterince gelişmemiş olması, her türlü sorunun merkeze taşınmasına yol açmaya başladı. Buna bir de ülke ekonomisindeki istikrarsızlık ve merkezdeki idari birimleri ayakta tutma çabasının kamu kaynaklarını kemirmesi eklenince, gelişen yerel ekonomilerin iktisadi ve sosyal açıdan birer cazibe merkezi olabilmeleri sağlanamadı."
TÜİSAD Başkanı Muharrem Kayhan, konuşmasında sağlıksız gelişmenin, yerel düzeyde ortaya çıkmayan bir aksiyonla dengelenmeye çalışıldığını belirtti. Çağı yakalayan işadamlarını sanayi atılımlarını belli merkezlerden ülke geneline yaydıklarına anımsatan Kayhan, buna paralel olarak yerel bir dayanışma olgusunun da ortaya çıktığına işaret etti. Yerel dayanışmanın öne çıktığı yörelerde ekonomik alanda parti ayrımının silikleştiğini belirten Kayhan, merkezi yönetimlerin işe karıştığı noktalarda gelişme hızının kesildiğine dikkati çekti.
Kayhan:
"Bunun sonucu olarak da Ankara gölge etmesin başka ihsan istemez sözleri sıkça duyulur oldu." dedi.
Kayhan, tartışmaya açtıkları rapordaki yese taslağının temel ilkelerini de şöyle açıkladı:
" Merkez yönetimi, ülke genelinde tek elden ve bir örnek yürütülmesi gereken, adalet, genel güvenlik, ulusal savunma ve dış politika hizmetlerinden sorumlu tutuluyor. Ayrıca, gelişmişlik düzeyini dengeleyici, ulusal geliri artırıcı ulusal ölçekli hizmetlerin yanısıra, ülke boyutundaki ulusal hedeflerin, ilkelerin ve standartların kamu yönetiminin tüm kesimlerinde gerçekleşmesini sağlayıcı gözetim ve denetim hizmetleri de merkez yönetiminin yetki ve sorumlulğuna veriliyor.
Bir yörede yaşayanların, bunlar dışındaki tüm ortak gereksinmelerini karşılayacak hizmetlerin yürütülme yetki ve sorumluluğu ise yerel yönetim birimlerine veriliyor."
Yerel yönetimler reformunun önemini Kayhan şöyle anlattı:
"Türkiye kalkınmasına yerel dinamiklerin azami ölçüde katkıda bulunmasını sağlamak, metropollerdeki nüfus ve sorun yığılmasının önüne geçmek, bölüşümü adilleştirmek, demokratik ve çoğulcu toplum yapısının itici gücünden yararlanmak için, ülke yönetiminde yerinden yönetim ağırlıklı bir bakış açısını egemen kılmak gereklidir. Bu bakış, Türkiye'de yeni cazibe merkezleri yaratacak, ülkedeki gelişme potansiyelini serbest bırakacak ve bu gelişmenin önünü açan siyasi ekiplere güç kazandıracaktır. Yerel yönetimler reformu, önümüzdeki 20 yıl içinde Türkiye'nin çehresini kökünden değiştirecek en önemli reformlardan biri olacaktır."
TÜİSAD'ın, 1- Yerel Yönetimlere İlişkin Genel ve Ortak Hükümler, 2- İl, İlçe ve Köy Yerel Yönetimleri, 3- Büyükşehir Belediyesi, 4- Belediye Yönetimi, olmak üzere dört başlık altında sunulan yasa taslağında eğitim hizmetleri, yerel yönetimlere bırakılıyor.