Yedi kültürün kesişme noktası
Urla'da tarihin seyrini değiştiren bulgular
"Türkiye'nin ilk denizaltı kazı" çalışmaları olma özelliğine sahip Urla Limantepe'de yapılan kazılarda tarih gün ışığına çıkarılıyor. Yabancı arkeologlar son yıllara kadar Anadolu'nun Ege ile ilişkisinde Troya'nın anahtar görevi gördüğünün sanıldığını ama Limantepe'deki kazının bu gerçeği değiştirdiğine dikkat çekiyorlar. Anadolu'nun Ege ile ilişkisinin İzmir bölgesinde meydana geldiği görüşü yaygınlaşıyor.
Tarihi eserler, bulunduğu bölgenin geleceğini biçimlendiren ve bir kimlik kazandıran çok önemli mesajlar taşıyor. Özellikle turizm bölgelerinde doğal güzelliklerle birleşen tarihi hazineler, yerel yönetimler açısından da çok önemli bir değer oluşturuyor. Bunların başında da kazılar var. Kazılara destek veren tarihin gün ışığına çıkmasını sağlayan belediyeler, aynı zamanda kendi bölgelerinin de tanıtımı açısından çok önemli bir yatırım yapmış oluyorlar.
İzmir'in şirin ilçesi Urla bu belediyelerden biri. Urla İzmir'in 38 kilometre batısında Urla Yarımadası'nın orta kısmında yer alan eski bir yerleşim merkezi. 16 köyü ile nüfusu 40 bine yaklaşan Urla tarihi eserler açısından da çok önemli bir konuma sahip.
1950'de kazı yeri belirlendi
Tarih boyunca çok farklı kültürlerin kesişme noktasında bulunmanın getirdiği bir tarihi zenginliği topraklarında taşıyor. Topraklarında yatan geçmişi günümüze taşıyacak kazı çalışmalarına verdiği destek ile Urla Belediyesi ise örnek bir çalışma yapıyor. Urla Belediyesi ile The Institute for Aegean Prehistory'nin maddi desteği ile Kültür Bakanlığı ve Ankara Üniversitesi'nin Limantepe'de sürdürdüğü kazı çalışmalarında elde ettiği bulgular sonucunda çok önemli tarihi bulgular gün ışığına çıkarılıyor.
Urla'ya bağlı İskele Mahallesi'nde bulunan Limantepe'de sürdürülen ve "Dünyanın en eski liman tesislerinin ortaya çıkarılacağı" tahmin edilen kazı alanı ilk olarak 1950 yılında Prof. Dr. Ekrem Akurgal tarafından tespit edildi. 1979 yılında Prof. Dr. Güven Bakır tarafından yapılan ilk sondaj çalışmaları sonucunda elde edilen bulgular ışığında 1980 yıllarında ilk dönem çalışmaları yapıldı. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi tarafından yapılan kazıların ardından 1992 yılında çalışmalar hızlandırıldı ve ikinci dönem çalışmaları başlatıldı.
7 kültür tabakası çıktı
"Türkiye'nin ilk denizaltı kazı çalışmaları" olma özelliğine de sahip Limantepe kazı çalışmalarını sürdüren Kazı Heyeti Başkanı Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Hayat Erkanal, bugüne kadar kazılar sonucunda yedi kültür tabakasıyla karşılaşıldığını söylüyor.
Kazı çalışmalarının başarıyla yürütüldüğünü belirten Prof. Dr. Erkanal, şu bilgileri veriyor:
"Birinci tabaka, klasik ve arkaik çağları temsil ediyor. İkinci kültür tabakası ise genç tuğ çağı olarak tanımlanıyor. Birçok bilimadamına göre de Troya savaşlarının bu çağda cereyan ettiği söyleniyor. Üçüncü tabaka olarak tanımlanan Orta Tunç Çağı'nda ise Anadolu'da ilk siyasi birliğin oluştuğu ve bunun sonucunda da Hitit Devleti'nin ortaya çıktığı belirtiliyor. M.Ö 3 bin sonlarına tarihlenen dördüncü kültür tabakası ise eski tunç çağı olarak tanımlanıyor. Beşinci kültür tabakası ise dördüncü tabakada ortaya çıkarılan üç safhayı içeriyor. Altıncı tabaka da Eski Tunç Çağı'nı yansıtıyor. Bu dönemde Mezopotamya'da Sümer Uygarlığı'nın temelini oluşturan ilk şehircilik anlayışının ortaya çıktığını görüyoruz. Buna göre Batı Anadolu sahil bölgesinde ilk şehircilik olayının ekonomik ve mimari açıdan Urla'da oluştuğunu söyleyebiliriz."
Urla Belediye Başkanı Bülent Baratalı da yerel yönetimlerin kültür hizmetlerine en az diğer hizmetleri kadar ağırlık vermesi gerektiğini söylüyor. Baratalı, Limantepe kazı çalışmaları ile ilgili olarak yürütülen kazı çalışmalarından duyduğu mutluluğu dile getiriyor:
"Urla 8 bin yıllık tarihe sahip, sorunlarının çoğunu çözmüş bir kenttir. Sokrates'in hocası Anaksogores, yazar Necati Cumalı, heykeltraş Şadi Çalık ve 1961'de Nobel Ödülü alan Yorgo Seferidis de Urlalı'dır. Kentimiz birçok güzelliğe sahip ve burayı daha da güzelleştirmek için elimizden geleni yapacağız."
*
Haberin içinden
Urla'dan Dünyaya Selam Sempozyumu
Geçtiğimiz ekim ayı içinde gerçekleştirilen Tarih Öncesi Çağlarda Ege konulu sempozyum Türk ve Yunan arkeologlarını biraraya getirmesi açısından da ayrı bir anlam taşıyordu. Urla'daki sempozyum 200 bilim adamını buluşturdu. Bu buluşma, kültür miraslarının ortaklığını ortaya koyan güzel bir kanıt niteliği taşıyordu. Bu ortak değerlerin günümüzle buluşmasını sağlayacak çalışmalar da böyle bir anlayışla kuşkusuz farklı bir boyut kazanıyordu.
Yapılan çalışmalardaki bulgular kadar, farklı ülkelerin bilim adamlarının yorum ve görüşlerinin birleşmesi de yaşadığımız dünyanın geçmişiyle ilgili daha tutarlı verilerin elde edilmesini sağlıyor.
Limantepe'deki sualtı kazıları bilim dünyasının insanlık adına ortak hareketini örnekleyen bir girişim. Bilimsel çalışmaların sıcaklığı ülkelerarası bütün ilişkilerde benzer oluşumları özlettiriyor. Böyle özenilecek çalışmalara önayak olanları kutluyoruz.