Eğitim
YEREL YÖNETİMLERİN İNSAN GÜCÜ GEREKSİNMESİNİ KARŞILAMADA YENİ DÖNEM
Üniversiteli belediyeciler
Yerel yönetimlerin özgün eğitimli personel gereksenmesini karşılamak amacıyla Marmara Üniversitesi bünyesinde özel bir program uygulanıyor.
Bu program kapsamında belediyelerin tüm hizmet dallarında eğitim vermenin yanı sıra yerel yönetimlerle ilgili araştırmalar da yapılıyor.
Şahin POLAT
Türkiye'de il özel idareleri, belediyeler ve valiliklerde 400 bini aşkın insan görev yapıyor. Yerel yönetimlerde çalışarak kentlerin ve ilçelerin geleceğini tayin eden bu insanların çoğu, ne yazık ki, hizmet verdikleri konuyla ilgili bir eğitimden geçmeden görev yapıyorlar.
İtfaiye, zabıta gibi uzmanlık alanlarında çalışanların bile, belediyeye girmeden önce bu konularda hiçbir deneyimleri bulunmuyor. İşe alındıktan sonra, kısa bir hizmet içi eğitimden geçirilerek göreve başlıyorlar. Hani İbrahim Tatlıses'in, "Urfa'da Oksford vardı da biz mi gitmedik?" demesi gibi, yerel yönetimlerdeki eğitimsizliğin gerekçesi de; bu konuda eğitim veren okulların olmaması.
Tabii bu eğitimsizliğin asıl faturasını halk ödüyor. Sorunları çözeceği umuduyla seçilenlerin neredeyse iki yılı belediyeciliği deneme yanılma yöntemiyle öğrenmekle geçiyor.
Tabii iş yerel yönetimlerde görev alanların eğitimsizliğiyle sınırlı kalmıyor. Yerel yönetimlerle ilgili bilimsel araştırmalar da doğal olarak ihmal ediliyor. Bu konuda sadece belediyeler ve siyasi partiler yüzeysel ve taraflı bazı araştırmalar yapıyorlar. Yerel yönetimlerin büyük bölümü kendi içlerine kapanık, deyim yerindeyse, dünyadaki gelişmelerden uzak bir anlayışla işlerini yürütmeye çalışıyorlar.
İlk adım 1995'te atıldı
Yerel yönetim kavramıyla uzak yakın ilişkisi bulunan herkesin hemfikir olduğu bu önemli eksikliği gidermek amacıyla ilk adım, 1995-96 eğitim yılında Marmara Üniversitesi tarafından atıldı. Üniversite bünyesinde yerel yönetimler konusunda eğitim veren bir okul açıldı. Okulda 2 yıldan beri yerel yönetim konusunda ön lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimi veriliyor.
Meslek Yüksek Okulu, belediyelerin yetişmiş eleman ihtiyacını karşılamaya çalışıyor. Yüksek lisans öğrencileri de yerel yönetimlerle ilgili konularda bilimsel araştırmalar yapıyorlar. Doktora öğrencileriyse dünyadaki gelişmeleri takip edip yerel yönetimlerle ilgili düşünce üretiyorlar. Okul bünyesinde bir de "Yerel Yönetim İhtisas Kütüphanesi" bulunuyor.
Rumelihisarüstü'ndeki Türkiye'nin ilk yerel yönetim okulunun tam adı; Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu Mahalli İdareler Programı. Ayrıca Sosyal Bilimler Ensitüsü Mahalli İdareler ve Yerinden Yönetim Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans ve Doktora Bölümü öğrencileri de aynı binada öğrenim görüyor.
Okul her 3 programda da ilk mezunlarını bu yıl verdi. İlk mezunlar, İstanbul'daki çeşitli belediyelerde göreve başladı. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ömer Dinçer, bir brifingle İstanbul'daki belediye başkanlarına okulu tanıttıklarını söylüyor. Öğrencilerine staj yapma imkanı sağlanması, mezunlarına da iş verilmesi için başkanlardan yardım istediklerini belirten Dinçer, isteklerinin olumlu karşılandığını ve ilk mezunlarının tamamının işe alındığını sevinçle söylüyor.
Yerel Yönetim Meslek Yüksek Okulu'nda İstanbul Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Mimar Sinan Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nden öğretim üyeleri ders veriyorlar. Yüksek Lisans bölümünde Ankara Üniversitesi'nden gelerek ders veren akademisyenler de bulunuyor.
Uygulamayla ilgili sorunların öğrenilmesi ve tartışılması için, çeşitli belediyelerden yetkililer de okula davet ediliyor ve derslere katılımları sağlanıyor. Ayrıca, her ay bir belediye başkanı okulda konferans veriyor.
Okulda ders veren hocalar içinde Prof. Dr. Ruşen Keleş, Doç. Dr. Ali Bayramoğlu, Doç. Dr. Ahmet Davutoğlu, Ediz Hun, Doç. Dr. Ayşe Güneri, Doç. Dr. Nabi Avcı, Doç. Dr. Adalet Aladağ, Doç. Dr. Selahattin Yıldız gibi isimler var. Marmara Üniversitesi'nin yerel yönetimler konusunda eğitim veren bir bölüm açmasından sonra, İzmir, Afyon, Ankara ve Kırıkkale'deki bazı üniversiteler ile AÖF bünyesinde de yerel yönetimlerle ilgili bölümler açıldı. Kırıkkale'de de belediye zabıtası yetiştiren bir okul bulunuyor.
Çok aktörlü yönetim
Okuldaki eğitimin ana fikrini çok aktörlü bir yerel yönetim anlayışı oluşturuyor. Yönetimin tasarlanmasında yerinden yönetimi esas almayan merkeziyetçi bir yapıya karşı olduklarını söyleyen Prof. Dr. Ömer Dinçer, "Yerinden yönetimin, daha demokratik, insan haklarına daha uygun ve sorunların çözümüne daha yakın olduğunu düşünüyoruz. Bir yönetim ne kadar merkeziyetçiyse, o kadar demokrasi ve insan haklarından uzaktır" diye konuşuyor.
Mahalli sorunların; o sorunları yaşayan insanlara yakın kişilerce çözülebileceğini dile getiren Prof. Dr. Ömer Dinçer, görüşlerini şöyle özetliyor:
"Yalnız devletin olduğu tek aktörlü yapılanma yerine çok aktörlü yapılanmaya taraftarız. Sağlıklı bir mekanizma için, sendikaların, sivil toplum örgütlerinin, özel sektörün, vakıflar ve üniversitelerin yönetime katkısı sağlanmalı, güç paylaşımı gerçekleştirilmelidir."
Prof. Dr. Ömer Dinçer'e göre:
"Belediyeler, hükümetin vesayeti altında olduğu için, yerel yönetim fonksiyonunda değil de, adeta mahalli idare müdürlükleri gibi çalışıyor. Devlet yöneticileri yetki devretmek istemiyorlar. Tuhaf olan şu ki, halk da yöneticilerden farklı düşünmüyor. İlçelerde yaşayanlar kendi yağında kavrulmak yerine il olup devletten daha fazla pay almak istiyorlar. Devletin merkeziyetçiliği, tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak ortaya çıkıyor. Türkiye, yönetim yapısı nedeniyle, merkeziyetçi, hantal, verimsiz bir nitelik alıyor. Bu da halka dar geliyor. Hatta bu model, halkın dinamik yapısının önünü tıkayıp gelişmeyi engelleyici etki yapıyor. Türkiye'nin geleceği için, halkın enerjisini değerlendirecek yeni bir model oluşturulması gerekiyor. Yerinden yönetimle ilgili bazı temel evrensel ilkeler var. Danimarka, Norveç, İngiltere ve Hollanda'da bu ilkeler uygulanıyor. Yerel yönetimlerin en iyi örnekleri de bu ülkelerde görülüyor. Ancak, Türkiye'nin bu ülkelerdeki uygulamaları taklit etmesi doğru olmaz. Çünkü; yerinden yönetimin temel ilkelerini, her ülke kendi kültürüne, tarihine ve toplumun yapısına göre uygulanabilir hale getirmeli, yani yerelleştirmeli."
Dinçer, İçişleri Bakanlığı'nca hazırlattırılan Yerel Yönetim Yasa Tasarısı'nı da eleştiriyor ve tasarının, sadece bazı işlerin mahalinde görülmesini öngördüğünü belirtiyor. Bakanlık tasarısında yetkilerin il özel idareleri ve valilere aktarıldığını hatırlatan Ömer Dinçer, bu uygulamanın yerinden yönetim anlayışına ters düştüğünü ve devletin ağırlığını artırdığına dikkat çekiyor.
*
Belediyeci adayları neler öğreniyorlar?
Yüksek okul dersleri
. Kentlerde Alt Yapı Yönetimi
. Belediyelerde Bilgisayar Uygulamaları
. Yatırım ve Proje Yönetimi
. Kentleşme ve Kent Yönetimi
. Yerel Yönetim Hukuku
. Yerel Demokrasi
Yüksek lisans dersleri
. Karşılaştırmalı Yerel Yönetim Sistemleri
. Kent Sosyolojisi
. Yerel Yönetimlerde Mali Yapı
. Türkiye'nin Yerel Yönetim Yapısı
. Yerel Yönetim Tarihi
. Örgütlenme Teorileri ve Bürokrasi
Doktora dersleri
. Demokrasi ve Kentsel Haklar
. Kent ve Estetik
. Kent Ekonomisi ve Gelişme Politikaları
. Yönetim Stratejisi
. Yerel Yönetim Sorunları ve Politikaları
. Siyasal ve Kentsel Teoriler