Görüş
YAŞLI DEVLET YAPISINI DEĞİŞTİRME SÜRECİNDE
Model arayışı
Yazan: Ömer Türk (Mülkiye Başmüfettişi)
Devletin, çağımızın icaplarına uygun olarak yeniden yapılandırılması ihtiyacı, bu konu ile ilgilenen herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Devletin yeniden yapılandırılması içinde, idarenin yeniden yapılandırılması önemli bir bölümdür. Çünkü idari mekanizmanın iyi işlemesi halinde, devletin diğer alanlardaki arızalarına bir müddet tahammül edilebilir. İdare, vatandaşın günlük hayatını etkilediğinden buradaki sıkıntı toplum tarafından hemen hissedilir.
İdare içinde ise insanımızı en çok ilgilendiren mahalli idarelerimizdir. Bu nedenle devletin topyekün yeniden yapılandırılmasının teorik çalışmaları devam ederken mahalli idarelerin yeniden yapılandırılması çalışması öne çıkarılmalı ve bir an önce gerçekleştirilmelidir. Çünkü devlete ve idareye nasıl bir düzen verilirse verilsin mahalli idareler varolacaktır. Bu mahalli idarelerle ilgili yeniden yapılanmayı öne alıp gerçekleştirmek, hem idareyi rahatlatır hem de diğer reformların yapılması için merkezi idareye ve parlementoya imkan ve fırsat verir.
Yeni baştan ele alınmalı
Mahalli idarelerin yeniden yapılandırılması için bu idareleri topyekün ele alan bir çalışma şimdiye kadar yapılmamıştır. Reform diye sunulan çalışmalar aksayan bölümlerle ilgili olarak rötuş niteliğinden öteye geçmemiştir. Köklü bir mahalli idareler reformu için bu idarelerin yapısı, işleyişi ve görevleri yeniden ele alınıp belirlenmelidir.
Bunun da ancak bu ideallerin hepsini kapsayan çerçeve bir kanunla olabileceğine inanmaktayız. Aksi taktirde, oluşturacağımız mahalli idare tipleri, mevcut mahalli idarelerin oluşturulduğu 1914, 1924, ve 1930 yıllarının şartlarını ve özelliklerini taşımaya devam edecektir.
Halbuki günümüzün mahalli idareleri, halkın çağdaş ihtiyaçlarına cevap veren, katılımcı, güçlü, görev ve yetki yönünden özerk, etkin, kaynak ve fikir üreten demokratik idareler olmalıdır.
Malum olduğu üzere bizim idari yapımız Fransa'dan etkilenerek oluşturulmuş merkeziyetçi bir modeldir. Mahalli idarelerimiz de bu merkeziyetçi görüşle oluşturulmuştur. Bundan başka il özel idareleri 1914 tarihli İdarei Hususiyei Vilayet Kanunu Muvakkatı ile köylerimiz 1924 tarihli Köy Kanunu ile belediyelerimiz de 1930 tarihli Belediye Kanunu ile bugünkü şeklini almıştır. Halbuki şimdi toplumun ihtiyaçları değiştiği gibi, çağdaş yönetim tarzı da değişmiştir. Buna rağmen biz mahalli idare sistemimizi değiştiremezsek "bu terazi bu sikleti çekmez"
Merkeziyetçi görüşün endişesi
Mahalli idarelerin yeniden yapılandırılması 50 yıldan beri hükümet programlarında yer alır. Planlı kalkınma modeline geçildiği 1960 yılından beri kalkınma planlarında bu husus uygulanır. Konuyla ilgilenen yetkililer, akademisyenler, yazarlar bu hususu dile getirirler. Bütün bu fikrî alt yapıya rağmen mahalli idare reformunun yapılamayışının sebebi nedir?
Başka sebepler de olabilir. Ancak ana sebep, devletin ana merkezini elinde bulunduran merkeziyetçi anlayışın taşıdığı endişelerdir.
Şimdi biraz bu endişeler ve bu endişeleri gidermek üzere geliştirilen önlemlerden bahsedelim.
1. Denilebilir ki, mahalli mahiyetteki tüm görev ve hizmetleri mahalli idarelere verirsek Türkiye'de bu görev ve hizmetleri yürütecek yeterli siyasi ve idari kadro var mıdır?
Halen yürürlükteki mevzuatla, verilecek görev ve hizmetlerin yürütülemeyeceği doğrudur. Ancak yeni oluşacak mahalli idareler, yüksek nitelikli, üstün yetenekli, toplumuna hizmet aşkı ile dolu siyasi ve idari kadrolar için birer cazibe merkezi olacaktır. Bu ehliyet ve liyakatta elemanlar toplumumuzda yeterinden fazla vardır. Yeter ki, bu kadroların önü açılsın ve imkan tanınsın.
2. Merkeziyetçi anlayışın ileri sürebileceği başka bir endişe, verilen yetkilerin yanlış kullanılabileceği endişesidir.
Bu endişenin giderilmesi mümkündür. Verilen yetkilerin yanlış veya kamu yararına aykırı kullanılmasını önlemek için gerekli denetim mekanizmalarının oluşturulması ve cezai önlemlerin alınması halinde endişelerin giderilmesi mümkündür.
3. Yeni oluşacak mahalli idareler, merkezi idareye karşı veya ona rakip bir güç odağı olur mu?
Yeniden yapılanma ile mahalli idareler demokratik bir güç odağı oluşturacaktır. Ancak gerek mahalli idareler arası gerekse mahalli idarelerle merkezi idare arasında dengeler de kurulacaktır. Dolayısıyla yeni mahalli idare, idarenin bütünlüğü ilkesini bozmayacaktır. Ancak yeni bir ses ve güç odağı olacaktır.
Bu çok seslilik, çoğulcu çağdaş demokrasinin bir gereğidir. Bundan endişe edilmesi demokrasinin gelişmesinden endişe edilmesi demek olmaz mı?
4. Demokratik, güçlü, katılımcı, etkin ve özerk mahalli idare sistemi ulusal birlik ve bütünlüğü zedeler mi?
Yeni sistemdeki özerklik anlayışı görev ve yetki yönündendir. Hiç bir zaman doktriner veya siyasi bir özerklik içermez. Vesayet yönünden bir özerkliktir. Vesayet ise idari yargı aracılığıyla kullanılacaktır. Mahalli idare meclislerinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının suç saydığı hiç bir karar alınamaz, alınsa da uygulanamaz.
Yeni model önerisi
1. İl belediyeleri ve büyükşehir belediyeleriyle il özel idaresi birleştirilerek "İl Yerel Yönetimi" ve büyük iller için "Büyük İl Yerel Yönetimi" adı altında yeni bir mahalli idare birimi kurulabilir. Bu yeni il yerel yönetimin organları "il başkanı ", büyük illerde "büyük il başkanı", "il meclisi", "büyük il meclisi" ve "il encümeni" ve "büyük il encümeni" olarak belirlenebilir.
Bu şekilde valinin özel idare ile ilişkisi kalmıyor. Ancak sistem oturduktan sonra valinin de seçimle iş başına geldiği yeni bir mahalli idare modeli oluşturabilir.
Ancak, bölücülükle mücedele eden bir Türkiye'nin federal bir sistemin ürünü olarak seçilmiş vali başkanlığındaki bir mahalli idareye sıcak bakmayacağı malumdur. Bu sorunlarını demokrasi içinde çözdüğü, seçimle gelen vali başkanlığında bir il yerel yönetiminin oluşmasında bir sakınca olmayacağı söylenebilir.
2. Mahalli idarelerimiz olan il yerel yönetimleri, belediyeler ve köyler üzerinde merkezi idarenin "hukuka uygunluk" ve "mali denetim" dışındaki vesayet denetimi idari yargı aracılığıyla yürütülebilir.
3. Mahalli nitelikteki, esenlik, sağlık, sosyal yardım, bayındırlık, tarım, eğitim, spor, turizm, kültür ve ekonomik hizmetler mahalli idarelere devredilebilir.
Bu devirle ilgili olarak diğer yasalarda değişiklikler yapılması gerekebilir.
4. Vergi, resim ve harçların miktar ve nispetleri her yıl belediye meclislerince tespit edilebilir.
İl yerel yönetimlerinin öz kaynakları dışındaki ödenek ihtiyaçları genel bütçeden karşılanabilir. Böylece bölgeler arasındaki gelir dengesizliğinin hizmetlere kaynak sıkıntısı olarak yansıması önlenmiş olur.
5. Köylerin yapısı belediyelere benzer bir duruma getirebilir. Köy idaresinin organları muhtar, ihtiyar heyeti ve köy meclisi olarak belirlenebilir. köy idareleri mülki makamlardan ziyade il yerel yönetimi ile irtibatlandırılabilir.
6. Mahalli idarelerin sorunları ve çözümüyle ilgili olarak fikir üretecek mahalli idareler şuraları oluşturulabilir. Bu şuralar, mahalli idarelerin sesi olarak kamuoyunda yer alabilir.
Bu modelin faydaları
1. Model olgunlaştırılıp yasalaştığı taktirde kalkınmış demokratik batı ülkelerinde olduğu gibi kamu hizmetlerinin yüzde 50'ye yakın bir kısmı mahalli idarelere devredilmiş olur. Sorunlar mahalinde, bu sorunla içiçe yaşayan halk tarafından çözüme kavuşturulur.
2. Bunun sonucu olarak merkezi hükümetin yükü azalır. Hükümet artık günlük sorunlar içinde boğuşmaktan kurtulur, milli seviyedeki politikaları üretir, ulusal öncelikleri ve standartları belirler, devlet toplumun daha büyük sorunlarıyla ilgilenir.
3. Parlemento bugünkü ziyaretçi seçmen yükünden kurtulur. Çünkü, seçmen artık mahalli politikacılarla sorunu çözebilecektir. Parlemento da asli görevi olan yasa yapma ve hükümeti denetleme görevini daha sağlıklı yapacaktır.
4. Kırtasiyecilik ve bürokrasi azalacak, hizmetlerin yerinde ve zamanında yapılması sağlanacaktır. Hizmetler yerel meclisler tarafından sıcağı sıcağına yerinde denetlenecektir. Acil ihtiyaçlar hemen karşılanacak, hizmetlerin maliyeti azalacaktır.
5. Demokrasinin okulu, beşiği olan yerel yönetimler güçlenerek, demokrasi tabana yayılacak, vatandaş bizzat işin içinde yer alacağından yönetime katkısı daha fazla olacak, devleti benimseyip sevecektir. Halkla devlet bütünleşecek, zümreler yakınlaşacak, milletin bütünlüğü pekişecektir. Her türlü sorun mahalli meclislerde konuşulacak, hiç bir şey gizli kalmayacak, açık, şeffaf toplum oluşacaktır.
Parti ve sivil toplum örgütleri
Yeni mahalli idareler modeli önerileri partiler ve sivil toplum örgütleri tarafından ele alınıp geliştirilmelidir.
Bunun için yerel yönetimlerden, sivil toplum örgütlerinden görüşler alınmalı, bu görüşlere göre üzerinde uzlaşılan öneri yeniden yazılarak yetkili mercilere sunulmalıdır.
Şimdiye kadar hep bunun tersi yapılmıştır. Merkezi idare yasa tasarı taslaklarını hazırlar, bürokratların görüşünü alıp meclise sunar. Yeni mahalli idareler modeliyle ilgili kanun tasarısı önerisi ise halkın sivil temsilcilerince hazırlanıp, ilgili resmi makamlara sunulmalıdır.