Siyaset
Oyların yarısından çoğunu onlar veriyorlar; ama..
Siyasette kadının yeri yok
Kadınlarımız, siyasal haklara birçok batılı ülke kadınından çok daha önce sahip olmuştu. Batıdaki hemcinslerinin henüz hayal bile edemedikleri yıllarda seçme seçilme hakkına sahiptiler.
Oysa bugün, Atatürk'ün 1934 yılında sağladığı bu haklardan sadece "seçme" hakkı etkili kullanılabiliyor. Seçilme hakkı ise gelişmek şöyle dursun, günden güne geriliyor.
Günümüzde, siyasete atılmak isteyen kadınlarımıza KADER (Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği) gibi bazı kadın kuruluşları da destek veriyorlar. Üstelik bugün özel olarak kadın sorunlarıyla ilgilenen bir bakanlık bile var. Ama şimdilik değişen bir şey yok!
Namık Kemal YURTSEVEN
Sayısal veriler, Türkiye'de kadınların her alanda hızlı bir gelişme içinde olduklarını gösteriyor. Ancak, siyasette çok farklı bir tablo ortaya çıkıyor. Özetle, kadınlarımız her konuda başarılarına başarı katıyorlar; siyaset hariç!
Gerçi, siyasete girme konusunda yasalar önünde erkekle kadın arasında bir fark yok. Eşitlik tamam. Ama, uygulamada pek öyle olmuyor.
Kimine göre, erkekler sahip oldukları siyasal üstünlüğü kadınlarla paylaşmak istemiyorlar. Bu yüzden de kadınların önünü tıkıyorlar.
Bu görüş doğru bile olsa acaba kadınlarımız bunu değiştirecek yeterli etkinliği gösteriyor mu?
Bu soruya yanıt olabilecek çeşitli görüşler ortaya atılıyor.
Siyasi partilerin kadın kolları ve komisyon başkanları, kadın sorunlarını her platformda dile getirdiklerini ve kadının önünü tıkayan engellerin üstesinden gelmeye çalıştıklarını belirtiyorlar. DYP Kadın ve Gençlikten Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Meral Akşener, kadınların siyasete aktif katılımının sağlanması için üretkenliklerinin artırılması gerektiğini söylüyor. ANAP İstanbul İl Kadın Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesi Sahire Güldür, kadın sorunlarının çözümünü öncelikle erkeklerin eğitilmesine bağlıyor. CHP kadın Kolları Genel Başkanı Güldal Okuducu da, bunun yolunun "belediyelerden parlamentoya" giden süreçten geçtiğini belirterek, parti olarak öncelikle kadınların yerel yönetimlerde, muhtarlıklarda yer almalarını sağlamak için çalışmalarını hızlandırdıklarını vurguluyor. RP Hanımlar Komisyonu Başkanı Ayşenur Tekdal ise, kadınların sadece siyasette değil, her alanda kendilerini göstermeleri gerektiğini belirtiyor.
Bir arpa boyu yol alınamadı
Geçmişten günümüze kadınlarımızın konumlarını değerlendirdiğimizde acı bir tablo çıkıyor karşımıza. Seçme ve seçilme hakkının verildiği ilk ülke Türkiye. Ama bugün yapılan araştırmalarda görülüyor ki, Türkiye bu hakkı kullanma bakımından son sırada yer alıyor. Değiştirilmesi yönünde adım ya atılmıyor, ya da atılacak olsa "erkek egemen" toplumda ne yazık ki, bu engelleniyor.
1934 yılında kadınlarımıza bu hak verildiğinde birçok gelişmiş ülkeden öndeydik. Ancak bugün, bırakın bu gelişmiş ülkeleri, geri kalmış ülkelerin bile gerisinde kalmış gözüküyoruz. Atatürk'ün kadınlara verdiği bu en değerli armağana sahip çıkılmadı. Gösterilen ya da göstermelik kalan çabalar sonucunda elde var "sıfır" noktası aşılamadı. Eh, bize de yıllar önce kadınlara bu armağanı veren Atatürk'ten, bu katkısına sahip çıkılamadığından dolayı özür dilemekten başka birşey kalmıyor. "Özür dileriz Atam. Yıllar önce sağladığın bu hakka, kadınlar sahip çıkamadı, çıkarılmadı. Kadınlara engel çıkarmaktan başka başarı gösterilemedi. Özür dileriz!..."
İlk yıllardaki durum iyiydi
Atatürk, ilk olarak 1933'te kadınların belediye seçimlerinde seçme ve seçilme haklarını elde etmelerini sağladı. Ardından 5 Aralık 1934'de kadına TBMM üyeliğinin de kapısı açıldı. 1935 yılında yapılan ilk seçimlerde de Meclis'e 18 kadın milletvekili girdi. Bugün mecliste 13 olan kadın milletvekili sayısına bakılırsa, TBMM'ye giden yolun, kadınlarımıza biraz daha kapandığı görülüyor. 1935'ten bu yana TBMM'ye giren kadın milletvekili sayısının 137'de kalması da kadınlarımızın siyasal yaşamımızdaki yerini belgeliyor. Kadınlarımızın siyasette bakan olarak görev almaları, 1971- 1973 dönemine rastlıyor. Bu dönemde kültür ve sağlık bakanlıklarında kadınları görüyoruz.
1987-1996 yılları arasında kurulan hükümetlerde çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı, ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı görevlerini yine kadınlarımız üstlendi. 1993 yılında ise DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in başbakanlığıyla Türk kadını bir ilki daha yaşadı. DEP Milletvekili Leyla Zana da Meclis'ten cezaevine giren ilk kadın milletvekili olarak ilkler listesinde yerini aldı.
Katılım tabandan başlamalı
Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Işılay Saygın, toplumun yüzde 50'sinin kadın olması gerçeğinden yola çıkarak, TBMM'de de bu oranda temsil edilmeleri gerektiğini vurguluyor. Bakan Saygın, kadınların siyasete katılımlarının muhtarlıklar, belediyeler ve ilçe yönetimlerini içerecek şekilde tabandan başlaması gerektiğini belirtiyor. Başında bulunduğu bakanlığın, sadece siyasal hakları edinme ve kullanma bakımından değil, kadınlara yönelik her türlü eşitsizliği ortadan kaldıran çalışmalar yürüttüğünü söyleyen Saygın, "Bu konuda da diğer tüm partiler ile kadın kuruluşlarının desteğini bekliyorum" diyor.
Kadının önü tıkalı
Kadınlar kaderlerine boyun eğmemek için ne kadar çaba sarfetseler ya da bulundukları yerleri sorgulasalar da, bugün ulaştıkları noktayı iç açıcı olarak değerlendirmek zor görünüyor. Siyasi partilerin kadın kolları ile komisyon başkanları da aynı görüşü paylaşıyorlar. Kadın kolları başkanları, kadınların aktif siyasete katılmaları konusunda önlerinin tıkandığını belirterek, en büyük engelin de "zihniyet" olduğu görüşünü savunuyorlar. Son nüfus sayımında kadınlara mesleklerinin sorulmamasının altında yatan gerekçenin de bu zihniyat olduğunu öne sürüyorlar.
Kadının bulunduğu noktayı, bir toplumun gelişmişliğinin göstergesi sayan başkanlar, parti yapılanması içerisinde bunun savaşını vereceklerini belirtiyorlar.
Önce erkekler eğitilmeli
İstanbul ANAP'ta kadınların komisyon olarak örgütlenmesini sağlayan ve ilk başkanlığını yapan ANAP İl Kadın Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesi Sahire Güldür, kadınların siyasi hayatta önlerinin açılması ve istenilen oranda temsil edilebilmeleri için öncelikle erkeklerin eğitilmesi gerektiğini belirtiyor.
Güldür, Meclis'te 550 milletvekili içinde 13 kadın bulunmasını, kadınların siyasetteki yerini en iyi şekilde gösterdiğini vurguluyor. ANAP kadın komisyonu olarak kadının siyasete katılımını artırmak için eğitim programları uyguladıklarını belirten Güldür, kadınların özellikle ilçe ve yerel yönetimlerde güçlenmelerine yönelik çalışmalar yapıldığını kaydediyor.
Güldür, partisinin kadınların çağdaş seviyede yaşam sürdürmesi ve ülkenin her türlü olanaklarından yararlanabilmesi için çaba sarfettiğini de vurgulayarak, "Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Işılay Saygın'ın ailede, özellikle kadına yönelik şiddeti kınayan hatta önleyen yasaları çıkarması, resmi nikaha önem verme, eşler arasında mal paylaşımı, aile bütçesine katkıda bulunmak amacıyla el emeğini değerlendirme ve en son kabul edilen erkeğin de zinadan hüküm giymesi gibi olumlu çalışmaları örnek gösterilebilir" diye konuşuyor.
ANAP İl Kadın Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesi Sahire Güldür, önümüzdeki ay kadınların olası bir seçimde seçecekleri partiyi tespit amacıyla bir anket çalışması yapacaklarını da belirtiyor. Tüm il bazında ve ANAP'ı vurgulamadan yapılacak ankette sadece kadınların görüşlerinin alınacağını ifade eden Güldür, "Bu çalışmayla, kadınlarımızın bulundukları yerlerin belediye çalışmalarıyla ilgili değerlendirmelerini de alacağız. Bu veriler, bundan sonraki parti ve komisyon çalışmalarımızda bize ışık tutacak" diyor.
Kadınların üretkenliği
DYP Kadın ve Gençlikten Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Meral Akşener, kadının aktif siyasete katılımını sağlayacak en önemli politikanın, kadınların üretkenliğini artıracak kaynaklara ulaşmasını sağlamak olduğunu söylüyor. Türk toplum yapısında kadınların eş, anne, üretken birey olma gibi toplumsal rolleri nedeniyle aktif politikada gereği gibi yer alamadığını vurgulayan Akşener, "Türkiye'de kadının hukuki konumuna ait yasal düzenlemelerin yapılması artık bir zorunluluktur" diyor. Partisinin bu konuda en güzel örneği verdiğini öne süren Akşener, yapılan çalışmaları söyle anlatıyor:
"Kadınların TBMM'de yeterli sayıda temsilcisi olmadığını düşünüyorum. DYP Kadın ve Gençlikten Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak, tüzüğe, yüzde 10'luk bir kota konulmasına yardımcı oldum. 24 Aralık 1995 tarihinde yapılan seçimlerde 112 kadın aday adayımız vardı ve bunlardan 52 kadın aday listelerimizde yer alıyordu. Toplumun sanayileşmesi, tüketimin ne kadarını ürettiği ile orantılıdır. Toplumda kadınların sosyal yaşama katılımları sanayileşmeyi de hızlandıracaktır. Bu anlamda kadınların dışlandığı bir toplumun hak ve özgürlüklere sahip olması da mümkün değildir. Bu konuda Genel Başkanımız Tansu Çiller, kadın girişimcilere her zaman kredi desteği vermiştir. Bu kredi uzun vadeli ve düşük faizlidir. Bu çok önemlidir. İl yönetiminde aktif yer almaları, kadının kültürel, hukuki ve ekonomik bakımdan desteklenmesi ile daha anlam kazanacaktır. Kadın çalışkanlığına kadın iradesine ve kadın fedakarlığına ihtiyacımız var."
Yerel yönetimler başlangıç olmalı
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Güldal Okuducu, kadınların politikaya girmelerinin yolunun yerel yönetimlerden geçtiğini vurguluyor. "Kadınların en yatkın oldukları yönetim birimleri yerel yönetimlerdir" diyen Okuducu, CHP'nin "belediyelerden parlamentoya" giden süreci savunduğunu ve bu sürecin hayata geçirilmesi için genel bir kampanya başlattıklarını ifade ediyor. Okuducu, CHP'nin önümüzdeki yıl daha fazla sayıda kadını yerel yönetimlere ve muhtarlıklara taşımayı hedeflediklerini belirterek, "Bu başarılırsa kentlerimiz daha yaşanılır ve sağlıklı olur. Sorunların yerinden çözülmesi gerektiğine inanıyoruz. O yerel duyarlılıklar içerisinde gerçekleştirilen örgütlenmeler ve bunların yönetim birimlerine yansıması, kadınların oradan ülke yönetimine yürümelerinde taban oluşturacaktır. Yani kentini, mahallesini yönetmesini bilen kadınlarımız için bu, ülke yönetiminin ön hazırlığı olacaktır" diye konuşuyor. Okuducu, partisinin Genel Başkanı Deniz Baykal'ın "CHP, kadınların partisi olacak" sözüyle harekete geçtiklerini ve kurulan Kadın- Danış Merkezleriyle özellikle varoşlardaki kadınların partiye ve politikaya katılımlarını artırmaya çalıştıklarını vurguluyor.
Meclis'te kadın dayanışması
CHP İzmir Milletvekili Birgen Keleş de, Meclis'te kadınların katılımlarının artırılması için diğer kadın milletvekilleriyle işbirliği içinde olduklarını belirtiyor. Keleş, kadınların durumunu etkileyecek yasal değişiklikler için öneri vermeye veya başkaları tarafından verilen önerileri de olumlu sonuçlandırmak için katkıda bulunmaya her zaman hazır olduğunu söylüyor. Kadınların çalışma yaşamı ve toplumdaki konumu ile ilgili olarak yasa değişiklik önerileri verdiğini belirten Keleş, "Örneğin 8 yıllık kesintisiz zorunlu temel eğitim ile ilgili yasa değişiklik teklifini 23 Ekim 1996 tarihinde verdim. Ayrıca yine CHP Milletvekili Oya Araslı ile birlikte gerekli Medeni Kanun değişikliklerini 5 Mart 1996 ve 11 Temmuz 1996 tarihlerinde iki ayrı paket halide TBMM Başkanlığı'na sunduk" diyor.
RP'li hanımlar farklı düşünüyor
Kadınların sorunlarına bakış açılarına ilişkin en faklı yanıt, Refah Partisi Hanımlar Komisyonu Başkanı Ayşenur Tekdal'dan geldi. Tekdal, kadının siyasete katılımının önünde bir engel olmadığını savunarak, "Engel varsayanlar, kendi problemini engel olarak görmeliler" diyor. Kadınların meclisteki temsil oranının artırılmasının kadınların talepleri ve bu sahadaki çalışmaya hazırlıklı olmaları ile orantılı olduğunu belirten Tekdal, "Olaya kadın-erkek ayrımı olarak bakmak yanlış olur. Kadın her platformda yerini almalı, bunun için kültür ve diğer vasıflara sahip olma becerilerini kazanmalı. Kendisine destek olabilecek ekonomik, sosyal ve siyasal organizasyonlar içinde bulunmaktan da çekinmemeli" diye konuşuyor. Tekdal, RP Hanım Komisyonları olarak bu konuda birçok akademisyen ile fikir alışverişi içinde olduklarını ve getirdikleri çözüm önerilerini partinin yetkili kurullarına ilettiklerini ifade ediyor.
"Küçük partilerde kadın daha çok!"
ODTÜ Görsel İşitsel Sistemler Araştırma ve Uygulama Merkezi (GİSAM) görevlisi Berrin Talay, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü tarafından düzenlenen "20. Yüzyılın Sonlarına Doğru Kadınlar ve Gelecek Konferansı"nda sunduğu tebliğde küçük partilerin daha çok kadın aday gösterdiğini ortaya koyuyor. Talay, kadın milletvekili adaylarından ev kadınlarının parti olarak genellikle HADEP, YP ve İP'yi, işçi kadınların İP'yi, alanlarında uzmanlaşmış kadınların ise CHP, DYP ve ANAP'ı tercih ettiklerini belirtiyor. Kadınların parlamentoda az sayıda temsil edilmelerine yol açan asıl faktörün, oy oranı yüksek partilerin az sayıda kadını milletvekili adayı göstermesi olduğunu ifade eden Talay, şunları söylüyor:
"Kadınların genelde küçük partiler tarafından milletvekili adayı gösterilmesinin nedeni, en az 15 ilde seçime girme zorunluluğu. Partiler, o ilin çıkaracağı milletvekili sayısı kadar aday göstermek durumunda. Küçük partilerin, aday bulma zorluğu nedeniyle kimi zaman 'seçtirme amacı' bulunmasa da kadınları listelerine aldıkları hatta eş ve kız kardeşlerini aday gösterdikleri görülüyor. 1983-1995 dönemine bakıldığında, son iki genel seçimde kadın adayların sayısında yüzde 100'ü aşan oranlarda artış var. Ancak, kadın adayların oranında artış olmasına rağmen seçilmeleri daha zor. Bu dönemde kadınları parlamentoya seçtirme şansı en yüksek olan partiler ANAP-DYP ve CHP olmasına rağmen, bu partilerin gösterdiği aday sayısı, toplam kadın adayların yalnızca yüzde 21.6'sını oluşturuyor. 1995 genel seçimlerinde 582 kadından 95'i İstanbul, 43'ü Ankara, 31'i de Kocaeli'nden aday gösteriliyor, Bingöl, Tunceli ve Iğdır illerinde ise hiçbir kadın aday bulunmuyor."
*
Hangi ülke parlamentosunda ne oranda kadın var?
Finlandiya % 38.5
İsveç 38.1
Norveç 36.0
Danimarka 33.0
İzlanda 23.8
Hollanda 22.7
Avusturya 21.9
Almanya 20.5
İspanya 16.0
İsviçre 15.9
Polonya 13.5
Lüksemburg 13.3
İrlanda 12.0
Belçika 9.2
İngiltere 9.2
Portekiz 8.7
Bulgaristan 8.5
İtalya 8.1
Fransa 6.0
Yunanistan 4.7
Türkiye 2.36
*
Türkiye'de yıllara göre kadın milletvekilleri:
Dönem Milletvekili sayısı Kadın sayısı
1935- 1939 395 18
1939- 1943 400 15
1943- 1946 435 16
1946- 1950 455 9
1950- 1954 487 3
1950- 1957 535 4
1957- 1960 610 7
1961- 1965 450 3
1965- 1969 450 8
1969- 1973 450 5
1973- 1977 450 6
1977- 1980 450 4
1983 1987 399 12
1987- 1991 449 6
1991- 1995 450 8
1995- 1999 550 13
*
Kadın İl Genel Meclis Üyeleri
Türkiye İl Genel Meclisi Üyeleri Birliği'ne kayıtlı 3 bin üyeden yalnızca 39'u kadın. Bunların illere göre dağılımı ise şöyle:
İstanbul : 6 Van : 1
Ankara : 6 Aydın : 1
İzmir : 5 Bingöl : 1
Manisa : 3 Burdur : 1
Muğla : 3 Bursa : 1
Denizli : 3 Ezincan : 1
Gümüşhane : 1 Giresun : 1
Kastamonu : 1 Samsun : 1
Konya : 1 Sinop : 1
Tokat : 1 TOPLAM : 39
*
Bugünkü kadın milletvekilleri
Tansu Çiller İstanbul
Işılay Saygın İzmir
Meral Akşener İstanbul
Ayseli Göksoy Manisa
Ümran Akkan Edirne
Ayfer Yılmaz İçel
Gencay Gürün İzmir
Oya Araslı İçel
Birgen Keleş İzmir
imren Aykut Adana
Lale Aytaman Muğla
Sema Pişkinsüt Aydın
Zerrin Yeniceli İzmir
*
Kadın ve siyaset için ne diyorlar?
Selami ÖZTÜRK (CHP)
(Kadıköy Belediye Başkanı)
"Kadına en geniş oranda yer veren parti benim partimdir. Ancak bunu da yeterli bulmadığımı belirtmek isterim. Kadınlarımızla siyasette tüm yetkilerimizi paylaşmaya hazırız."
Recep Tayyip ERDOĞAN (RP)
(İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı)
"Kadınların evinde de, Meclis'te de, sosyal hayatta da işi vardır. İlla kadınların yeri şurasıdır diye birşey söylemek yanlış olur."
Ahmet ÇETİNSAYA (ANAP)
(Eminönü Belediye Başkanı)
"Biz bütün etkinliklerimizde kadınlarımızla birlikteyiz. Önümüzdeki süreç siyasette kadınlarımızın temsil gücünü artırma sürecidir. Bunu da başaracağımıza inanıyorum."
*
Kadın ve KADER
Olup bitenlere bakılırsa; kadınlarımızın çalışma yaşamında olduğu gibi temsil bakımından da atağa kalkmaları gerekiyor.
Türk kadınının siyasette etkinliğini artırmak amacıyla çaba gösteren bir kuruluş var. Kısa adı KADER. Açık adı; Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği.
KADER, sadece siyasette değil, tüm karar mekanizmalarında kadınların adil temsil edilmelerini savunuyor. Türkiye nüfusunun yarısından fazlasının kadın olduğu gerçeğinden yola çıkarak, temsil oranının da bu rakamla parelel olması gerektiğini vurguluyor. Bu anlamda geniş çaplı çalışmalar düzenleyen KADER, kadınları politikadan ve karar mekanizmalarından uzak, kaderleriyle başbaşa kalmışlıktan kurtarmayı amaçlıyor.
Her platformda amaçlarını anlatan KADER yetkilileri, son olarak Meclis'te Kadın- Erkek Eşitliği Komisyonu'nun kurulması için girişim başlattı. KADER yetkilileri, CHP İçel Milletvekili Oya Araslı ile İzmir Milletvekili Birgen Keleş'in, kadın- erkek eşitliğini sağlamak için gerekli önlemleri saptamak amacıyla TBMM'de araştırma açılması hakkında önerge verdiklerini belirtiyor. Bu konuda diğer milletvekilleri ile kamuoyuna çağrıda bulunan KADER yetkilileri, destek beklediklerini sözlerine ekliyor.
*
Kadın, sendikal harekette de yok
Uluslararası Hür İşçi Sendikaları Konfederasyonu tarafından 1990'da yapılan bir araştırma, kadınların sendikal harekete katılımının da istenilen düzeyde olmadığını gösteriyor. Araştırmada, sendikal herekete katılımın; ülkelerin ekonomik gelişme düzeyine, sosyal, kültürel yapılarına ve sendikal örgütlenmeye ilişkin sınırlamalar olup olmadığına göre değişiklik gösterdiği vurgulanıyor. Bu araştırmadaki çarpıcı bazı sonuçlar şöyle:
ETUC'a bağlı bazı konfederasyonlarda kadın üyelerin temsili:
Konfederasyon adı Kadın üye (%) Genel kurul delegesi
FGTB(Belçika) Belirsiz Belirsiz
LO(Danimarka) 49 30
DGB(Almanya) 32 22
CC.OO(İspanya) 42 15
UGT(İspanya) 29 Belirsiz
CFDT (Fransa) Belirsiz 21
GEEE(Yunanistan) Belirsiz 4
FO(Fransa) Belirsiz 35
GISL(İtalya) 40 18
FNV(Hollanda) 22 20
TUC(İngiltere) 36 22
ÖGB(Avusturya) 31 14
LO(Norveç) 42 35
LO(İsveç) 45 26
SAK(Finlandya) 45 49
Türk- İş 10 1