Kent
Orhan Veli'nin Lalelisi "lale" kokarmış.. Şimdi Nataşa kokuyor.. Başka kokular da var..
Laleli'de inanılmaz değişim
Eskiden ailelerin oturduğu Laleli'de bugün yaklaşık 330 civarında otel ve 20 bin işyeri faaliyet gösteriyor. Bölgeye yılda yaklaşık 1 milyon turist gelip gidiyor. Kayıt dışı ekonominin hüküm sürdüğü bir ticaret ve turizm cenneti durumuna gelen Laleli, Türk ekonomisine yılda 10 milyar dolar katkı sağlıyor.
İmajımızın bozulması ve Türk mallarına olan talebin azalması sebebiyle, bavul ticareti için İstanbul'a gelen turistler; Laleli'den aldıkları tekstil ve deri ürünlerine İtalyan ve Fransız etiketi diktiriyorlar.
Münevver Ziya AKALIN
Osmanlı İmparatorluğu'nda bir devri simgeleyen laleden adını alan, İstanbul'un gözde semtlerinden Laleli, günümüzde dış ticaretimizin odağı sayılıyor. Osmanlı döneminde ve Cumhuriyet'in 1960'lı yıllarına kadar Laleli'de seçkin aileleler oturuyordu. Cumhuriyet dönemi şairlerinden Orhan Veli'nin bir şiirindeki şu dizelerinden, sevgilisinin de Laleli'de oturduğunu öğreniyoruz.
"Lalelim Laleli'de oturur,
Lale kokar Laleli, lalelimden.
Laleli'den geçilir,
Lalelimden geçilmez"
Eskiden alışveriş denince akla gelen Eminönü, Mahmutpaşa ve Kapalıçarşı'ydı. Derken sihirli bir değnekle dokunmuşçasına gözlerimizin önünde yeni bir dev doğdu; Laleli. Burası caddeleri, sokakları, hanları, otelleri, lokantalarıyla bir bütün olarak alışveriş merkezi niteliğini aldı.
Yirmi yılda nereden nereye?
Artık aileler oturmuyor Laleli'de. Yakın zamana kadar, bankaların kredi reklamlarında mutena semt diye tanımlanan Laleli, bugün 20 bin işyerinin faaliyet gösterdiği, son derece hareketli bir turizm ve ticaret semti. Buraya, yılda yaklaşık 1 milyon turist gelip gidiyor. Burada yapılan ticaret, işin içindekilerin ifadeleriyle, Türk ekonomisine yılda 10 milyar dolar katkı sağlıyor.
Peki Laleli 20 yılda nasıl bu duruma geldi?
1978 öncesinde, Laleli'de birkaç tane otel, çevre sakinlerinin ihtiyacını karşıladığı bakkal, kasap ve manavlar ile az sayıda oto galerileri vardı.
Semtin değişim süreci bu yıllara rastlıyor. Tarihi yarımadaya ilgi gösteren turistler nedeniyle otellerin sayısı artmaya başladı. Evlerin yerini oteller alırken, oto galerileri kapatılarak yerlerine turistik eşya satan dükkanlar açıldı.
Arap gitti Rus geldi
Önceleri Laleli'ye Arap turistler rağbet ediyordu. 1980'li yılların başlarında ise Polonya ve Yugoslavya'dan gelenlerde artış gözlendi. Bavul tivaretini de onlar başlattı. Gelirken bavullarında getirdikleri eşyayı, burada Türk mallarıyla takas ediyorlardı. Götürdükleri Türk mallarını da ülkelerinde ya da Rusya'da büyük kârlarla değiştiriyor veya satıyorlardı. Zamanla, gelen turistlerin arasına Ruslar, Bulgarlar, Macarlar ve Romenler de katıldı. Bunlar, 1980'li yılların sonlarında para kazanmaya başladılar. Ticaretin yoğunlaşmasıyla, semtte otel sayısı ve alışveriş merkezleri günden güne çoğaldı. Son 20 yılda inanılmaz bir değişim süreci yaşayan Laleli, bugün yüzlerce otel ve binlerce işyerinin bulunduğu bir merkez durumuna geldi. Önce tane tane, sonra bavul bavul, daha sonra da koli koli mal götürüp getiren Balkan komşularımız, bugün kargoyla ticaret yapıyorlar.
Kaçakçılık da epey gelişti!
Komünist rejim döneminde ancak esnafın davetiyesiyle Türkiye'ye gelebilen Doğu Bloku ülkelerinin insanları, Sovyetler Birliği'nin parçalanmasından sonra serbestçe gelmeye başladılar. Ticaret giderek gelişti. Bu arada bavul ticaretiyle birlikte, yasadışı yollardan bavula sığan sığmayan her türlü malın kaçakçılığı da yapılmaya başlandı. Mafyanın her türlüsü Laleli'de cirit atar oldu. El altından uyuşturucu kaçakçılığı, altın kaçakçılığı, tarihi eser kaçakçılığı, silah kaçakçılığı ve beyaz kadın tacireti yapılmaya başlandı. Ayrıca bölgede seyyar satıcılık, kapkaçcılık, yankesicilik gibi turistin canını sıkan unsurlar da çoğaldı. Turistin can ve mal güvenliği sorunu ortaya çıktı. Şaşkınlık dönemi geçince, bu olumsuzlukların ortadan kaldırılması için önlemler de alındı.
Nataşaların yükselişi
Laleli'nin ticari kimliğine Romenler ilginç bir katkıda bulundular. Romenlerin gelişi, Çavuşeskuların öldürülmesi ve Romanya'da komünist rejimin yıkılmasıyla gerçekleşti. Yeni dönemde Romenler Laleli'ye akın ettiler. Gelir seviyeleri çok düşüktü. Türkiye, onların para kazanabilmesi için bir umut kapısıydı. Ancak, bavul ticareti yapacak sermayeleri yoktu. İstanbul'a gelen Romen kadınlar, bedenlerini sermaye yapıp para kazanma yolunu seçtiler. Böylelikle Laleli'de Nataşa dönemi başlamış oldu.
Nataşalar, Laleli otellerinde Türk erkekleriyle para karşılığı sevişerek kazandıklarını mala yatırıyorlardı. İlk gelen Nataşaların iyi paralar kazanması, diğer doğu bloku ülkelerinden gelenlere örnek oldu. Böylelikle, Laleli, Türkiye'de fuhuştan kazanılan paranın mala yatırıldığı bir yer halini aldı.
Bu durum dışardan para girişini yavaşlattığı gibi Laleli'nin adını da bir ölçüde zedeledi. Seksle ilişkili gelişmeler yüzünden Laleli'ye ticaret amacıyla gelen yabancı kadınlara da fahişe gözüyle bakılır oldu. Ancak, zamanla Nataşalarla ticaret kadınları ayrılmaya başladı ve Laleli'nin ekonomik ve turistik önemi artarak sürdü.
Türk mallarına İtalyan etiketi
Ne var ki, Laleli'nin serüveni pek düzenli gelişmedi. Bu yüzden de Laleli'de bavul ticaretinin başladığı yıllarda Doğu Bloku kapsamındaki ülkelerde büyük rağbet gören Türk malları, bugün oradaki insanlara ancak hileli yollardan satılabiliyor. Bu duruma gelinmesinde Laleli esnafı içindeki bazı kimselerin açgözlülüğünün büyük etkisi oldu. Bu açgözlülerin alışveriş yapan yabancıları kazıklamaları, para için hilenin her türlüsüne başvurmaları Türk mallarına olan talebi azalttı. Ürünlerimizin satıldığı ülkelerde itibarımız düştü. Bu kötü izlenimi silmek için hileli mal satanlarla mücadele başlatıldı, ama, yine de Türk mallarının eski saygılığa erişmeleri sağlanamadı.
Buna rağmen para kazanmak için Laleli'den alışverişi sürdüren komşu ülkelerin insanları, aldıkları konfeksiyon ve deri mamülleri, mefruşat, hırdavat ve oto parçalarını ülkelerinde pazarladılar. Bunu bugün de yapıyorlar. Ancak Laleli'den alınan deri ve tekstil ürünlerinin çoğunun üzerine esnafın yardımıyla Fransız ya da İtalyan etiketleri dikiliyor. Türk malları, Ukrayna, Beyaz Rusya, Mekadonya ve diğer eski doğu bloku ülkelerinde Avrupa'da üretilmiş mal diye satılıyor.
Tayvan Laleli'ye rakip oldu
Laleli'nin Rus pazarında etkin bir yer alması, benzer üretimleri yapan ülkelerin de ilgisini çekti. Pazardan pay kapmak için Uzakdoğu ülkeleri sıkı bir yarışa girdiler. Bu amaçla Tayvan, Kore, Singapur ve Hong Kong gibi ülkeler ile Rusya arasında ücretsiz uçak seferleri başlatıldı.
20 yıllık dönemde ekonomiye katkısı yatsınamaz duruma gelen bavul ticaretinin gelişmesi ve Laleli'nin Uzakdoğulularla rekabet edebilmesi için Türkiye de bazı projeler geliştirme yoluna gitti. Şu dönemde, hükümet, ekonomiye büyük ölçüde "kayıt dışı" katkıda bulunan Laleli'yi "Serbest Pazar" ilan ederek, yasallaştırmaya hazırlanıyor.
Son zamanlarda işlerin durgunlaşmasından şikayet eden esnaf da, "Altın yumurtlayan tavuk" olarak nitelendirdiği Laleli'ye devlet desteği bekliyor. Turisti teşvik edecek ve bölgeye çekecek uygulamaların hayata geçirilmesini istiyorlar. Karaköy Limanı ve Havaalanı'nda turistlere kötü muamele yapıldığını ifade ederek bu tutumun düzeltilmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Esnaf, Rusya ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerine yönelik kargo şeklinde paket taşımacılığının yurt dışı ülke transit geçiş ücreti, sigorta pirim bedeli, yol amortismanı amacıyla alınan kantar fazlası ek unsurların azaltılmasını istiyorlar. ayrıca, Yenikapı-Odessa limanı arasında günlük ro-ro gemisi ile otobüs kargo hattı kurulmasını talep ediyorlar.
*
Haberin içinden
Övünelim mi, dövünelim mi?
Laleli, hızlı bir değişim sonucu, küçük turistik alışverişlerin yapıldığı semt olmaktan çıkarak ülke ekonomisinde en büyük dış girdinin sağlandığı yer oldu. Esnaf, Laleli'nin önemini vurgulamak için 10 milyar dolarlık ihracat yapıldığını söylüyor. Bir istekte bulunurken, bir beklentisini ortaya koyarken "biz bu ülkeye 10 milyar dolarlık döviz sağlıyoruz" diye övünüyor.
Esnaf kendi kazancını bildiğine göre, herhalde gerçeği söylüyor.
Ama, resmi rakamlar esnafın söylediği bu gerçeği doğrulamıyor. 10 milyar dolarlık ihracat yapıldığı belirtilen Laleli'deki işyerlerinden elde edilen toplam KDV 1.5 trilyon lira dolayında gerçekleşiyor. Bu da 10 trilyon liralık bir geliri ifade ediyor; yani 50 milyon dolar.
Demek ki, 10 milyar dolarlık satıştan sadece 50 milyon dolarlık bir bölümü kayıtlara giriyor. Laleli'de olup bitenler ölçülemeyecek büyüklükte bir kayıtdışı ekonomik faaliyetin varlığını kanıtlıyor.
Bunu rakamlarla anlatacak olursak, kazancın binde 5'i gösteriliyor!
İlginç bir dış ticaret değil mi?