• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Yayınlarımız

YY Davet usulü ihale rahatsızlığı

Sorun

2886 SAYILI DEVLET İHALE YASASI'NIN DEĞİŞMESİ İSTENİYOR

İhalelerde "davet" sancısı

Kamuoyunda ihale skandallarının birbiri ardına patlak vermesi, gözleri 2886 Sayılı Devlet İhale Yasası'na çevirdi. İhaleye katılacak firmaların davet yoluyla belirlenmesine imkan tanıyan yasa maddelerinin değiştirilmesi isteniyor.

Türkiye İnşaat Müteahhitleri İşveren Sendikası Genel Başkanı Sami Sarı, teklif zarflarının basının önünde açılmasının şeffaflık olmadığını söylüyor. Sarı, asıl suistimallerin ihaleye katılacak firmaların belirlenmesinde yaşandığını belirtiyor.

Yürürlüğe girdiği günden bu yana 14 yılı aşkın bir süre geçtiği halde tartışma konusu olmaya devam eden 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu; Karayolları, Civangate, İSKİ, ASKİ gibi uzun süre gündemden düşmeyen ihale skandallarıyla birlikte hatırlanıyor.

Son zamanlarda kamuoyuna yansıyan; Karadeniz Otoyolu ihaleleri ile TBMM Genel Kurul Salonu tadilatı işinde yapıldığı iddia edilen yolsuzluklar, yasanın suistimallere açık olduğunu yeniden gözler önüne seriyor.

İhale skandallarında; kimi zaman müteahit seçimi aşamasında bazı firmaların kayırıldığı, kimi zaman da ihale bedeli ile yapım bedeli arasında fahiş fiyat farkları bulunduğu ortaya çıkarılıyor. Bazen de, yüzde 60 hatta daha yüksek tenzilatlı tekliflerin uygun bedel kabul edilerek onaylandığı görülüyor. Tabii yüzde 25 kar payı, genel masraflar ve enflasyon gözönüne alındığında bu tekliflerin hiçbir inandırıcılığı bulunmuyor. Bu şekilde alınan ihalelerde müteahit firma genellikle işi yarım bırakıyor. Kamu yatırımı gerçekleşemiyor.

Bu aksaklıkların giderilmesi için 2886 sayılı yasada bazı değişiklikler yapılması gerekiyor. 1991 yılında, söz konusu yasada değişiklik yapılması için bir tasarı Meclis gündemine getirildi. Ancak, tasarı henüz tartışmaya açılıp yasalaşmadı.

Yolsuzlukları ve adam kayırmaları önlemek için şüphesiz yasaları değiştirmek yeterli olmuyor. Bu nedenle, öncelikle yöneticilerin, milletin menfaatlerini kendi menfaatlerinden üstün tutması, yani zihniyet değişikliği gerekiyor.

Geçmişten bugüne ihale yöntemleri 

2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu, 1984'de askeri yönetim döneminde çıkarıldı ve sivil Özal hükümetinin iş başına gelmesiyle uygulanmaya başladı.

İlk uygulamalarda, ihaleye katılan firmaların yapabileceği en fazla indirim yüzde 20 ile sınırlandırılmıştı. Birden fazla firmanın yüzde 20 indirim yapması durumunda en yüksek puanı alan ihaleyi alıyordu. Puanların da eşit olması durumunda, ihale teminatı yüksek olana veriliyordu.

Puanlamada; firmanın siciline, daha önce yaptığı işlere bakılıyordu. Genelde tüm firmaların yüzde 20 indirim yapması nedeniyle, kazanan firma işverenin inisiyatifine kalıyordu. Daha sonraları aritmetik ortalama yöntemi yürürlüğe kondu. Bu yöntemde, ihaleye katılan firmaların ilk ve ikinci tekliflerindeki rakamlar değerlendirilip ortalama değer belirleniyordu. Bu değere en yakın teklifi veren firma ihaleyi kazanıyordu. Bu yöntem de, ihaleleri bir şans oyununa döndürüyor, ihaleyi kazanacak firmayı rastlantılara bırakıyordu. 1993 yılında aritmetik ortalama yöntemi de kalktı.

Bugünkü uygulamada ise, ihaleye katılacak firmalar, puanlamayla belirleniyor. İhaleye katılan firmalar arasında da, en fazla indirimi yapan ihaleyi kazanıyor. Ancak bu yöntemin de sakıncaları görülüyor. İlk tekliften sonra pazarlık turunda yüzde 65'lere varan indirimler yapılıyor. Bu kadar fazla indirim yapılması, hayali ödemeler gösterilerek ilk teklifin şişirilmesinden kaynaklanıyor. Bazen de firmalar, hesap yapmadan indirim yapıyor. "Rakip Bu firma bu kadar fiyat kırdıysa demek ki kurtarıyor" düşüncesiyle biraz daha fazla fiyat kırıyor. İhaleyi alıyor fakat, ya işi hakkıyla yapamıyor ya da yarım bırakıyor.

Yasa aynı olmasına rağmen uygulamanın sürekli değişmesi, her yıl yeniden yayınlanan "Uygun Bedel Tebliğleri"nden kaynaklanıyor. 1998 yılı için hazırlanan tebliğde, yeniden aritmetik ortalama yöntemine dönülmesi planlanıyor.

44. madde ne diyor?

Kamu ihaleleri arasında özellik isteyen işler, İhale Yasası'nın 44. maddesine göre davet usulüyle yapılıyor.

Tüp geçit, boğaz köprüsü, uydu sistemi ihalesi gibi her müteahitin altından kalkamayacağı uzmanlık isteyen özellikli işlerde, ilgili kamu kuruluşu ihaleye katılacak yerli veya yabancı firmaları kendisi belirliyor ve ihaleye davet ediyor. Sonra mevcut uygulamaya göre ihaleyi gerçekleştiriyor.

1985 yılında çıkarılan 2990 sayılı kanuna göre de, ilgili bakanlık uygun gördüğü işlerin ihalelerini davet yöntemiyle yapabiliyor. Yani 1985'den beri, yapılacak iş uzmanlık istemese de, ihale ilgili bakanlığın arzusuna göre davet yöntemiyle yapılabiliyor.

İhalede davet yöntemi de uygulamada bazı sakıncalar doğuruyor. Bu yasa maddelerine sığınılarak eş-dost firmaları ihaleye davet ediliyor ve haksız kazanç sağlanıyor. Skandallar da genellikle bu noktada patlak veriyor. Bazen kötü niyet olmasa dahi, işin ehli olan ve o işi uygun fiyata en iyi şekilde yapabilecek firmalar, saf dışı bırakılmış oluyor.

Müteahhitlerin önerisi

Türkiye Müteahit İşverenleri Sendikası Başkanı Sami Sarı, davet usulüyle ihale yapılmasına imkan tanıyan 2886 Sayılı Devlet İhale Yasası'nın 44. maddesi ile 2990 sayılı yasanın değiştirilmesini istiyor.

Davet yöntemiyle yapılan ihalelerde suistimallerin fazla olduğunu belirten Sarı, "Bu yöntemle yapılan ihalelerden davet edilenlerin dışındaki firmaların haberi olmuyor. El elden üstündür. Belki bir başka firma o işi daha uygun fiyata ve daha iyi yapabilir. Bu nedenle, ihaleler davetle değil, ilanla yapılmalıdır. En azından, davetle yapılacak firmaların kamuoyuna duyurulmasını ve davet edilecek firmaların ön seçimle belirlenmesi uygun olur" diyor.

İhale zarflarının basının önünde açılmasını şeffaflık olmadığını vurgulayan Sami Sarı, asıl suistimallerin firmaların davet edilmesinde ve tekliflerin hazırlanmasında olduğunu söylüyor.

En fazla indirim yapan firmaya ihalenin verilmesini sağlıklı bir sistem olarak değerlendiren Sarı, ancak yüzde 65'lere varan anormal indirimli tekliflerin iyi incelenmesi gerektiğini belirtiyor. Bu kadar indirim yapılabilmesinin mümkün olmadığını kaydeden Sami Sarı, "Bir müteahhit olarak bunu söylemek istemiyorum ama, tekliflerde hayali ödemeler gösteriliyor" diyor. Sarı, inandırıcı olmayan hayali tekliflere engel olmak için, teklifin gerekçesine ilişkin bir analiz raporunun teklif mektubu ile birlikte istenmesinin yeterli olacağını kaydediyor.

İnşaat sektörü zor durumda

İnşaat sektörünün sıkıntılarını dile getiren Tim-Se Genel Başkanı Sami Sarı, işsizlik, yüksek enflasyon ve kamu ödemelerindeki aksamalar nedeniyle sektörün sıkıntıya düştüğünü belirtiyor. Sarı, sıkıntılarını şöyle ifade ediyor;

"İhale bedeli, enflasyon nedeniyle yetersiz duruma düşüyor. Yıl sonlarında enflasyona göre fiyat ayarlaması yapılıyor. Fakat bir yıldan kısa süren işlerde yıl içinde ayarlama yapılmıyor. Devlet yalnızca demir, çimento ve akaryakıt fiyatlarına göre yüzde 5'lik bir katkı sağlıyor, fakat bu yeterli olmuyor. Bir iş 700 milyara ihale ediliyor, bitmiyor. Bir süre sonra, bir o kadar daha fiyat çıkarılıyor. Anahtar teslim fiyatı uygulanırsa proje maliyeti kesin olarak ortaya konmuş olur. Belki ihale 700 milyar yerine 900 milyara verilir. Fakat o iş zamanında ve o fiyata biter."

Kamu ihalesini alan firmalara ödemenin zamanında yapılmadığından da yakınan Sami Sarı, "Şantiye kurup bekçi koyuyoruz, teminatımız bankada tutuluyor fakat para temin edilemediği için ödenek bir türlü gelmiyor" diyor.

*
İhale yöntemi nasıl olmalı?

Devlet ihalelerinde yolsuzlukları en aza indirmek için şunlar öneriliyor:

* İhaleye katılacak firmalar davetle değil, ilanla belirlensin. En azından ihale kamuoyuna duyurulsun, talip olan firmalar arasında ön seçim yapılarak davet edilecek firmalar belirlensin.

* Uygulama projeleri ve bunlara dayalı mahal listeleri üzerinden isteklilerin yapım işinin tümü için toplam bedel teklif edeceği "Götürü bedel veya anahtar teslimi fiyat sistemi getirilsin.

* İdarece hazırlanmış, nitelik ve teknik özellikleri belirtilen (fiyatlandırılmamış) keşif cetvelindeki iş kalemlerinin miktarı ile bu iş kalemleri için istekli tarafından talep edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam miktara, bahçe tanzimi ve çevre düzenlemesi için teklif edilen bedelin eklenmesi sonucu bulunan ve nakliye-montaj dahil işin komple fiyatını içeren bedel üzerinden "Teklif birim fiyat" alınması suretiyle ihale yapılanmasına imkan verecek ortam oluşturulsun.

* İhale bedelleri aylık endeksler halinde ödensin.

-*-

Haberin içinden 

Kayırma yolu

Devlet, tabii ki, her işi kendisi yapamaz. Hele özelleştirme kavramının böylesine yükselen değer haline geldiği bir süreçte yapabildiklerini bile ihalesiz yapmayacak.

Ama görülüyor ki, ihale yönteminin incelikleri, zaman zaman dürüst iş yapma ortamını gölgeliyor. Sonuçta bunun zararını pokçok olayda kanıtlandığı üzere kamu kuruluşları görüyor. Türkçesi; kamu harcamaları vergi gelirleriyle yapıldığına göre, asıl faturayı yurttaş ödüyor.

Kayırma yolu bırakmayacak bir düzenleme kuşkusuz ihale simsarlarını üzecek, ama, ülkenin ufkunu açacaktır.

Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
Dilber Abla
İHV Gönüllüsü