Özel yaşam
Hırçın Karadeniz'in uysal uşağı
Yaşar Yanıkömeroğlu
Bu sayımızın "özel yaşam" bölümünde konuğumuz Doğu Karadeniz'in güzel ilçelerinden Tirebolu'nun Belediye Başkanı Yaşar Yanıkömeroğlu. Tabii, diğerlerinde olduğu gibi başkanlarımızın sadece özel yaşamlarını anlattığımız için bu röportajımımızda da kuralı bozmuyor ve başkanın ANAP'lı olduğunu belirtmeyi gereksiz sayıyoruz.
Zeytinburnu Belediye Başkanı Adil Emecan ile dergimizin "Özel yaşam" bölümümüz için görüşmüştük. Bu görüşmemiz sırasında Adil Bey, Giresunlu olduğu için bize Karadenizli belediye başkanlarıyla görüşmek isteyip istemediğimizi sormuştu. Biz de tüm belediye başkanlarımızla görüşmek istediğimiz için "hay hay" dedik. Tuttuk Karadeniz'in yolunu.. İşte bu gezimiz sonucu özel yaşam sayfamızın konuğu Tirebolu Belediye Başkanı Yaşar Yanıkömeroğlu oldu.
Biliyorum Karadenizliler kızacak, ama, gerçek şu ki, bu benim Karadeniz'e ilk gezimdi. Karadenizli çok arkadaşım oldu, ama, kusura bakmasınlar hiçbiri Yaşar Yanıkömeroğlu ve eşi Azize hanım kadar ısrarlı bir davetle beni evlerinde konuk etmek istemedi!
Randevu için telefon açıp da "geleyim mi?" der demez kalacağım odayı bile hazırlamışlar
"Canım" dedim "ben evinize görüşme için geleceğim, otelde kalırım!"
Başkan bana bir kızdı; anlatamam. O ikna edemeyince 10 dakika sonra eşi aradı ve sonunda "peki" dedirttiler.
Eh, madem konumuz özel yaşam; evlerinde kalmak ters olmazdı.
Bu kararla gittim.
Tirebolu'da otobüsten inerken başkan ve eşi adına biri beni karşıladı. Doğru başkanın evine..
Telefonda sadece sesiyle tanıştığım Azize hanım iki kızıyla birlikte beni kapıda karşıladı. Masmavi gözlerinin içi gülen Zeynep'le Seher'i görünce "Aaa.. Ne güzel, sıcacık bir karşılama" dedim. Pek hoşlarına gitti, gülerek boynuma sarıldılar. Azize hanımla birkaç dadika beraber ya kaldık ya kalmadık, başkan çıkageldi. Neyse, "hoş geldiniz" ve hatır sormadan sonra kahvelerimiz eşliğinde başladık röportajımıza. Yaşar Bey'e "Baştan söyleyeyim, siyaset yok" dedim. Başkan da gülümseyerek, "Bakın, bunun için size söz veremem" karşılığını verdi. Karadenizli ya, baştan söylüyor.
Siyaset dışı konuşmak benim için kolay ama, belediye başkanı da olsa siyasete bulaşmış, siyaset yoluyla bu göreve gelmiş bir insan için gerçekten çok zor olmalı. Ne desem, ne sorsam, cevabın içine siyaset karışıyor. Gazeteciyim ya!
Lafın ikide bir siyasete kaydığını görünce "bak başkan" diyorum, siyaset kısmı çıkınca sizin röportaj küçücük kalacak ona göre!"
Bu tehdidim etkisini hemen gösteriyor!
"Aslında" diyor, "siyaset dışında sohbet etmeye ben de hasretim".
Kısmen onay ister kısmen de özür diler gibi eşine bakarak, "bunun sıkıntısını da en çok Azize'm çekiyor" diye ekliyor.
"Eşim benim herşeyim"
Yaşar bey, siyaset dışı sohbete eşini anlatarak başlamayı seçiyor.
"Benim" diyor, "bu dünyada kahrımı eşimden başka kimse çekmezdi. Sadece evde değil, işte de beni o toparlıyor."
Azize hanımın işi bu kadar değil. Çocuklar var. İngilizce öğretmenliği var. Bir de buna dernek toplantıları, sosyal etkinlikleri ekleyin..
Bu durumda Başkan Yanıkömeroğlu, "herşeyi eşime borçluyum" derken haksızlık etmiyor tabii ki.
Yaşar bey, siyaset dahil, tercihlerini birlikte belirledikleri için eşiyle gerçek bir paylaşımı yaşıyor. Bunu anlatırken "Azize ile belediye başkanı olduktan sonra evlendim. Ama aday olmadan önce nişanlı durumdaydık. Konuştuk ve siyasete girmeden önce onun rızasını aldım. Eğer o istemeseydi siyasete girmezdim" diyor.
Azize hanım da duygularını şöyle özetliyor:
"Eşimin yanında olmaktan keyif alıyorum. O da benim varlığımdan rahatlık duyuyor. Rahatlığını görmekten hoşlanıyorum. Ama bazan bu rahatlık fazla oluyor. O noktada biraz tadım kaçıyor. Galiba onun temposuna ayak uyduramadığım için zaman zaman bunalıyorum."
Azize hanımın yaptıklarını yukarıda sıraladım, ama, bir işi daha var; bir de belediye ile ilgili dergi çıkarıyor.
Her ne kadar Azize hanım "kocamın hızına yetişemiyorum" diyorsa da Yaşar bey o noktada farklı düşünüyor:
- Benden bile fazla koşturuyor!
Azize hanım ise bu koşturmayı, "Yaşar beyin çalışma azminden etkilenme" diye yorumluyor.
Başkan, eşinin bu desteğinden duyduğu memnuniyeti her fırsatta yansıtıyor. "Ama" diyor, "annemin desteğini bir türlü alamıyorum."
Sonra gülerek ekliyor:
- Siyasete girmeyeyim diye, annem, seçim sırasında çaktırmadan kazanmamam için dua bile ediyormuş!
Evde FB coşkusu
Yanıkömeroğlu ailesinin evinde futbol takımı konusunda tam bir mutabakat var. Aile boyu Fenerbahçe'yi tutuyorlar. Karadenizli olup da Fenerbahçe'yi tutmaları ilginç bir durum.
- Ne iştir başkan?
Bakın ne diyor?
- Renkleri hoşuma gidiyor??!
Açıklamayı yetersiz bulup ekliyor:
- Aslında küçüklüğümden beri Fenerbahçe'yi tutarım. Arkadaşlarımın birçoğu da FB'yi tutuyordu. Yani küçüklüğümden beri süregelen bir alışkanlık.
Başkan "fanatik değilim" diyor, ama, eşini ve çocuklarını da Fenerbahçeli yapmakla övünüyor. Ne var ki, sıra, çok sevdiği Fenerbahçe'nin oyuncularını saymaya gelince; orada kalıyor.
Ama bu konuda büyük kızı Seher, 3 yaşında olmasına rağmen futbolcuların çoğunun adlarını sayıyor.
Azize hanımın dediğine göre, Seher, yanında başka takımın adından bile söz edilmesini istemiyor. Kızıyor.
Bakalım tepkisi ne olacak diye "En büyük bizim takım" diyorum, ama, dediğime pişman ediyor beni Seher. Bir çığlık! Anlatamam.
- Tamam tamam en büyük Fenerbahçe!
Ancak o zaman susuyor.
"Karadenizlilik yok bizde"
Yaşar bey ilginç bir Karadenizli. Doğma büyüme Tirebolulu olmasına rağmen bazı geleneklerden uzak kaldığını belirtiyor. Ama Karadeniz yemeklerine bayılıyor.
İlk aklına gelen yemekler; Karadeniz pidesi, kiraz kavurması.
Beni misafir ettikleri süre içerisinde Azize Hanım'ın elinden bir kiraz kavurması yedim ki, Yaşar Başkan'a hak vermemek mümkün değil.
Hele Karadeniz pidesi bir harikaydı. Şöyle bol tereyağlı, nefis Karadeniz pidesini ustasının elinden yemek, doğrusu çok başka oluyor.
Başkanla Tirebolu turu atıyoruz
Yazının başında belirttiğim gibi, bu benim Karadeniz'e ilk gelişimdi. İnsan, doğanın dantel gibi ürdüğü kıyıları görünce büyüleniyor. İklimin doğal sonucu olarak bölgenin ağacı bol. Yol boyunca uzanan ağaçlar, yeşillikler, büyük kent içinde yeşile özlem çeken bizim gibileri hayli etkiliyor. Kıyılar, yalnız yeşiliyle değil, mavisiyle de büyülüyor insanı. Karadeniz, dip kirliliğini unutturmak istercesine gülümsüyor masmavi yüzüyle..
Böyle bir yerde belediye başkanılığı yapmak da çok zevkli olsa gerek. Zaten "Doğu Karadeniz'in incisi" dediği Tirebolu'nun Belediye Başkanı Yanıkömeroğlu'da bu görüşü sonuna kadar savunuyor. "Burası bir harika. Burada belediye başkanı olmak da çok güzel. Hizmet etmek, güzelliğe güzellik katmak insana müthiş bir haz veriyor" diyor.
Doğru söze ne denir? Yaşar Başkan, bu güzelliğin yaşanılması gerektiğini
söylüyor. Bu nedenle herkesi bu güzel yerleri görmeye ve bu harika havayı koklamaya davet ediyor.
"Türkiye'nin heryerinin ayrı güzelliklere sahip olduğuna inanıyorum. Ama inanın buraların güzelliği bir başka. Bunu ancak yaşayan, gören bilir.
Bence haklı.
Sadece üç cümle ile siyaset
"Özel yaşam" ile ilgili röportajlarımızda başkanlarımıza, biliyoruz onlar için çok zor ama, "siyaset yasağı" getiriyoruz. Bu konuda hayli zorlanıyorlar. Çünkü halkın yaşamı hayli içli dışlı olan belediye başkanlığı görevini üstleniyorlar. Bu görev de onların artık bir yaşam biçimi haline geliyor. Bu yüzden onlara bir cümlelik siyaset hakkı tanıyoruz. Tirebolu Belediye Başkanı Yaşar Yanıkömeroğlu bu hakkını şöyle kullanıyor:
"Siyaseti severek yapıyorum ve yapmaya devam edeceğim. Bundan sonra siyasetin neresinde yer alırım bilmiyorum. Ama, siyaseti halka hizmet aracı sayıyor ve bunu iyi yaptığıma inanıyorum."
Başkan Yaşar Yanıkömeroğlu'nun özgeçmişi:
1959 yılında başkanlığını yaptığı ilçede doğmuş. Yani doğma büyüme Tirebolulu. İlk, orta ve liseyi Tirebolu'da okumuş. 1983 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü'nden mezun olduktan sonra 1983- 1984 yılları arasında İzmir'in Bergama ilçesinde askerliğini yapmış. 1986 yılında Tirebolu Belediyesi'nde Yazıişleri Müdürü olarak görev almış. 1990 yılında da Tirebolu ANAP İlçe Başkanlığı'na seçilmiş. İki dönem ilçe başkanlığı yapan Yaşar Yanıkömeroğlu, 1994 seçimlerinde belediye başkanı seçilmiş. Yanıkömeroğlu, evli ve iki kız babası.
Yaşar Başkan'dan kiraz kavurması tarifi:
Yaşar Başkan, fırsat buldukça mutfağa girmesini ve yemek yapmasını sevenlerden. En çok sevdiği yemek ise Karadeniz'in geleneksel yemeklerinden kiraz kavurması. Karadenizliler herhalde bilir, ama, ben ilk duyduğumda çok şaşırmıştım, kiraz kavurması nasıl olur, diye. Nasıl olduğunu, yedikten sonra anladım; harika oluyormuş.
Gerçi ben Azize hanımın yaptığını yemiştim, ama, yemek tarifini Yaşar başkandan alıyoruz.
"Kiraz kavurması alamura kirazdan yapılır. Kirazlar mevsiminde toplanır, çekirdekleri çıkarılır ve kavanoz içinde tuzlu suya bastırırılır.
Kullanılacağı zaman, salamuradan çıkarılıp suya konulur. Tuzu gitsin diye bir gece suda bekletilir. Sudan çıkarılıp süzülür. Bir kap içinde tereyağ ile soğan kavrulur. Tuzu çıkarılmış kiraz içine katılır. Pembeleşinceye kadar pişirilir. Afiyet olsun."