• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Yayınlarımız

YY Sel davası Avrupa'ya götürülüyor

DOĞAL AFETLERDE YEREL YÖNETİMLERİN SORUMLULUĞU DAVA KONUSU OLDU

Sel faciası davası Avrupa'da

İzmir'de 1995 yılının Kasım ayında 63 kişinin ölümüne neden olan sel felaketinin dosyası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürülüyor. İzmir Çevre Hareketi Avukatları'nın bu girişimi doğal felaketlerle ilgili yerel yönetimlerin sorumluluğu konusunda da yeni bir anlayış gündeme getiriliyor.

Avrupa yolcusu dosyada dönemin İzmir Valisi Kutlu Aktaş, Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura ve belediye encümen üyeleri ile belediye meclis üyelerinin görevi ihmal, dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu maddi kayıp ile ölüme sebebiyet gibi suçlar işlediğine yer veriliyor.

Hasan DALGIÇ

İzmir Çevre Hareketi çatısı altında birleşen bir grup avukat, 1995 yılının 4 Kasım gecesi meydana gelen sel felaketinin dosyasını Avrupa'ya taşıyor. Dosyada 63 kişinin ölümüyle sonuçlanan felaketin sorumlusu olarak dönemin İzmir Valisi Kutlu Aktaş, Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura, belediye encümen ve meclis üyeleri gösteriliyor.

Faciayla ilgili İzmir Cumhuriyet Savcılığı'na yapılan ilk suç duyurusundan sonuç alınamıyor. Suç duyurusu "Olayların anlık olduğu ve önlenmesinin zaman istediği" gerekçe gösterilerek takipsizlik kararı ile sonuçlanıyor. Bu karara daha sonra itiraz ediliyor ama itirazı değerlendiren Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesi, verilen ilk kararı onaylayınca faciayla ilgili iç hukuk yolları kapanıyor. İşte bu noktadan sonra konunun uluslararası platforma taşınması gündeme geliyor.

Sağlıklı çevrede yaşama hakkı

Çevre Hareketi avukatlarından Eren İlhan, Anayasa'nın 56. Maddesi'ne göre insanların sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama haklarının olduğunu belirtiyor. Bu hakka sahip olan vatandaşların sel felaketi ile büyük zararı olduğuna işaret eden İlhan, şöyle konuşuyor:

"Yetkili makamlarda bulunanların, olayların öncesinden önleyici tedbir almaları gerekiyordu. Oysa yaşanan olay, bu makamların gereken ciddiyet ve disiplinden uzak olduklarını gösterdi. Çünkü yerel yönetimlerin başında yer alanlar, çevre ve imar mevzuatlarının caydırıcı müeyyidelerini gereği gibi kullanmadılar. Önemli olan bu tür felaketler yaşanmadan önlem almaktır. 2000'e iki kala İzmir gibi büyük bir şehirde çağdaş yönetim ve çağdaş kentleşme kavramlarının artık yerli yerine oturtulması gerekiyor."

Dosyanın hazırlanmasında ve Avrapa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gönderilmesinde büyük rol oynayan avukat Eren İlhan, davayı açmaktaki amaçlarının sadece mağdurlara tazminat ödenmesi olmadığını söylüyor. İlhan, asıl amaçlarının uygur bir kentte yaşamanın gereklerinin yerine getirilmesi olduğunu vurguluyor.

Sel felaketi raporu hazırlandı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gönderilen dosyaya eklenen bilimsel raporlarda, yerel yönetimlerin başında bulunanların felaketten sorumlu oldukları belirtiliyor. Ege Üniversitesi İzmir Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından hazırlanan birinci raporda; kötü şehir plancılığı, İzmir'in coğrafi şartlarının yıllık yağış miktarı, yağış özellikleri, dere yataklarının geçirgenliği düşünülmeden yapılaşmaya izin verilmesi, kaçak yapıların yıkımında gösterilen ihmal, resmi kuruluşların döşedikleri boru ve kabloların derelerin su akımına engel olacak şekilde döşenmiş olmaları ve derelerin düzenli olarak temizlenmeyişi gibi nedenler yüzünden sel felaketinin meydana geldiği vurgulanıyor.

Dosyadaki ikinci ek olan Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği İzmir Şubesi'nin hazırladığı raporda da benzer görüşe yer veriliyor. Raporda, "Dünyanın çeşitli yerlerinde, ülkemizde ve kentimizde doğal afetlerin olacağı artık bir kehanet değildir. Savaşlar, nükleer denemeler, aşırı nüfus artışı, bütün doğal kaynakların yok edilircesine tüketilmesi, yangınlar ve orman alanlarının azalmasıyla doğal denge bozuluyor. Bilim adamlarının bu yöndeki açıklamaları yetkililere daha önceden ulaşmaktadır. Raporlar verilmiştir. Yerel yöneticilerin bu raporlara pek aldırış etmedikleri, sel felaketine bu kadar hazırlıksız yakalanmalarından belli oluyor. Bu yüzden sorumluluk vardır" deniliyor.

Çevre Hareketi avukatlarının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gönderdikleri ve yerel yönetimlerin başında bulunanların suçlu oldukları iddialarının yer aldığı dosyadaki diğer görüşler ise şöyle:

"Vali sorumludur. Çünkü 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu madde 9/E'de 'Vali ilin her yönden genel idare ve genel gidişini düzenlemek ve denetlemekten sorumludur' deniliyor. Bu kanun uyarınca vali, belediye ve diğer devlet kurumları üzerinde idari vesayet organıdır. Denetimle yükümlüdür.

Büyükşehir Belediye Başkanı sorumludur. Çünkü 1580 sayılı Belediye Kanunu madde 99/D'de 'Belediyenin mahalli mahayeti haiz selamet, sıhhat, umran, iktisat ve intizamına ait hususiyeti takip ve ifa eder' deniliyor. Yani kanunun belediyeye yüklediği görev, belde sakinlerinin uygar bir şekilde yaşamasını sağlayabilecek tedbirleri almaktır.

Belediye meclis üyeleri sorumludur. Çünkü 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 8. maddesi 'İmar planları belediyelerce yapılır ve yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer'" deniliyor.

*
Nelerle suçlanıyorlar?

Dosyada sanık olanların cezalandırılmalarının istendiği maddeler ise şunlar; * * TCK 230 görevi ihmal,

* TCK 375 su basmasına sebebiyet,
* TCK 383 tedbirsizlik sonucu genel hasara neden olmak,
* TCK 455 tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet,
* TCK 516 mala zarar verme
* TCK 566 halkı tehlikeye

Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
Dilber Abla
İHV Gönüllüsü