Tarih
BELEDİYELERİN HİZMET ÖNCELİKLERİNDE YERLERİ YOK
Kaçak yapılaşma surları da vuruyor
Eski İstanbul'u çevreleyen tarihi Bizans surlarının restorasyon işi bir türlü tamamlanamadı. Çin Seddi'nden sonra dünyanın en uzun ve en geniş surları olan Diyarbakır Surları ise kaçak yapılaşma tehdidi altında. Yerel yönetimlere bu tarihi mirasın korunmasında çok iş düşüyor ama...
Kent kültürünü temsil eden ve tarihin izlerini günümüze taşıyan tarihi kent surları, yerel yönetimlerin hizmet öncelikleri içinde yer almadığı için her geçen gün biraz daha harap oluyorlar.
İstanbul'da; zamana meydan okuyarak ayakta kalan tarihi Bizans Surları'nın ancak bir bölümü restore edilmiş durumda. Çin Seddi'nden sonra dünyanın en uzun, en geniş ve en sağlam surları olan Tarihi Diyarbakır Surları ise kaçak yapılaşma tehdidi altında zamana direnmeye çalışıyor. Türkiye genelinde de bakıldığında birçok kentin tarihi kalelerinin ilgilenilmediği için yıkılmaya yüz tuttuğu gözleniyor. Bu yüzden yerel yönetimlere; kentlerinin tarihi dokusuna sahip çıkmaları ve tarihi kültürü günümüze taşıyan kent sur ve kalelerini korumaları ve aslına uygun olarak restore etmeleri çağrısında bulunuyoruz.
İstanbul Surları yamalı bohça gibi
Bedrettin Dalan döneminde başlatılan ve Sözen döneminde belirli bir mesafe katedilen İstanbul'daki sur restorasyonu, bu dönemde adeta kaplumbağa hızıyla devam ediyor. Kentin tarihi ve kültürel kimliğinin bir parçası olan surların restore edilen bölümleri son derece güzel bir görünüm sergilerken, harap ve yıkık durumdaki diğer bölümler romanlar ve sarhoşlar tarafından istila edilmiş durumda. Öyle ki, sur diplerinde, romanlar tarafından at pazarı kuruluyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yapı İşleri Müdürü İshak Dinçer, 1 metre sur restorasyonunun 1 milyar liraya malolduğunu söylüyor. Maliyetinin yüksek olması nedeniyle sur restorasyonunun ağır yürüdüğünü doğrulayan Dinçer, Recep Tayyip Erdoğan'ın, kentin daha öncelikli sorunları üzerinde durduğunu söylüyor.
1994'ten bu yana surlar için 1 trilyon lira harcandığını belirten Dinçer, Sarayburnu-Kumkapı arası ile Marmara Surları'nın restore edildiğini, Yedikule sur diplerinin de kazıldığını ve düzenlendiğini belirtiyor. Eğrikapı-Ayvansaray arasında surların restore edilmesi için ihale aşamasına gelindiğine işaret eden İshak Dinçer, bu bölümdeki çalışmaların 1998 yılının ikinci yarısında tamamlanacağını vurguluyor.
Topkapı-Eyüp ve Topkapı-Belgradkapı arasında surlarda henüz restorasyon yapılmadığını belirten Dinçer, bu kısmın tamamlanması için 2 trilyon liraya daha ihtiyaç duyulduğunu söylüyor ve devam ediyor:
"Bazı yerlerde sur üzerinde yapılaşma var. Bu evlere zamanında tapu verilmiş. Bu bölümlerin de istimlak edilmesi durumunda maliyet 5-6 trilyon liraya çıkacak."
Tarihçesi
Bugünkü İstanbul surları, daha sonraki dönemlerde çeşitli onarımlar geçirmiş olan Bizans surları ve esas olarak Teodosios Surları olarak biliniyor.
Yoğun bir hazırlık döneminden sonra muhtemelen ll. Teodosios'un hükümdarlığının (408-450) ilk yıllarında kara surlarının inşaatına başlanmış. Bu surlar bugün de İstanbul'u batıdan kuşatıyor ve kısmen ayakta duruyor.
İstanbul surları, burçlarla donatılmış tek sıralı bir savunma duvarından oluşmasına karşılık, kara tarafında üçlü bir engelleme tasarlanmış. Bir esas duvar, ön sur ve bir hendek ile aralarında kalan alanlardan meydana gelen engelleme, düşmanı mümkün olduğu kadar uzak tutuyor ve değişik seviyelerden yoğun atış imkanı sağlıyordu.
İstanbul kara suları tasarımının yakın modellerinin antik dönem öncesi Anadolu ve Mezopotamya'nın bazı kent surlarında bulunduğuna işaret ediliyor. Esas sur ise 4.80 metre genişliğinde ve 11-14 metre yüksekliğinde. Surlar 50-75 metre aralıklarla dizilmiş burçlarla donatılmış durumda. Uzaktan bakıldığında farkedilen renkliliği ise surlara 5 sıralı tuğla şeritlerin çok sıralı taş örgülerle yaptığı almaşık düzen kazandırıyor. İçi Horasan harcı ve iri moloz taş bir dolgu olan duvarın iki cidarı kesme taşlardan oluşuyor. Kara surlarının kapıları da günümüzde aldıkları isimlerle Marmara tarafından başlayarak sırasıyla şunlar;
Altınkapı veya Yaldızlıkapı, Belgradkapı, Silivrikapı, Kalagru Kapısı, Mevlevihane Kapısı (Mevlanakapı), Topkapı, Sulukule Kapısı, Edirnekapı ve Eğrikapı.
Diyarbakır surunda gecekondu
Çin Seddi'nden sonra dünyanın en geniş, en uzun ve en sağlam surları olan tarihi Diyarbakır surları da etkili bir restorasyon çalışması yapılmadığı için tehlike altında bulunuyor. Dünyaca ünlü surların dibinde gecekondulaşmanın yoğunlaşması ve bazı vatandaşların sur taşlarını sökerek evlerinin temelinde kullanmaları, verilen zararı da daha da artırıyor.
12 metre yüksekliğinde, 4,6 ve 8 köşeli 82 burcu olan tarihi surlar, dünyanın en eski ve en sağlam kent surları arasında yer alıyor. Yapım tarihi bilinmeyen ve birçok uygarlığa beşik olan tarihi surlar, köyden kente yaşanan hızlı göçün yol açtığı sorunlarla karşıkarşıya.
Diyarbakır Surları'nın restorasyonu, Kültür Bakanlığı'nın sorumluluğunda bulunuyor. Ancak bakanlık, bugüne kadar kapsamlı bir restorasyon çalışması yapamadığı gibi, surlarda kaçak yapılaşmaya da engel olamıyor. Her yıl restorasyon için Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu'na gönderilen ödenekler de devede kulak kalıyor.
Diyarbakır Valiliği'nce hazırlanan bir raporda da, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nca surların her yıl onarımlarının yapıldığı, ancak Kültür Bakanlığı'nca gönderilen ödeneklerin yetersiz olduğu belirtiliyor. Valilik, "Restore et-işlet-devret" modeliyle soruna çözüm bulmayı öneriyor.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ise, sur diplerini temizlemek ve yeşil alana dönüştürmek amacıyla çalışmalar yapıyor. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Neşet Özerdem, sur dibindeki lokanta ve seyyar pazarların kaldırılacağını söylüyor. Surlarda kaçak yapılaşmaya izin vermediklerini dile getiren Özerdem, surların önceki dönemlerde işgale uğradığını vurguluyor. Sur üzerindeki kaçak yapıların tapularının bulunmadığını söyleyen Neşet Özerdem, buna rağmen tazminat ödemeden bu yapıları yıkmanın mümkün olmadığını dile getiriyor.
Tarihçesi
Diyarbakır, binlerce yıl önce; sönmüş volkanik Karacadağ'dan akan yaklaşık 60 metre kalınlığındaki sert bir bazalt tabakası üzerine kurulmuş.
Tarihin her devrinde büyük medeniyetlerin, kültürel ve ekonomik hareketlerin merkezi olarak tanınan Diyarbakır'ın ne zaman kurulduğu tarihçiler için hala meçhul olsa da, bazı yazıtlardan M.Ö. 3000 yıllarında yörenin ilk uygar halkı olarak gösterilen Hurriler zamanında şehrin varolduğu anlaşılıyor. Daha sonra sırasıyla Mitanniler, Asurlular, Aramiler, Urartular, İskitler, Medler, Persler, Makedonyalılar, Selvkoslar, Partlar, Romalılar, Sasanlılar, Bizanslılar, Akhunlar, Emeviler, Abbasiler, Mervaniler, Oğuzlar, Selçuklular, Artuklular, Eyyubiler, Moğollar, Türkmenler, Akkoyunlular, Safeviler ve Osmanlılar şehre hakim oluyor.
Bilinmeyen bir tarihte inşa edilmiş olan Diyarbakır Surları, M.Ö. 349 yılında Roma İmparatoru Konstantin tarafından genişletilerek bazı kısımları onarılıyor. Daha sonra şehre hakim olmuş devletler tarafından da onarılan ve bazı eklerle takviye edilen surlar bu sayede günümüze kadar gelebiliyor.
Havadan görünüşüyle şehri bir kalkan balığı biçiminde çevreleyen 82 burçlu 5 kilometre uzunluğundaki surların; hemen her yanı çeşitli devir ve medeniyetleri yansıtan kitabeler, oyma ve kabartma motiflerle dolu. Çeşitli yazılar, güneş ve yıldız sembolleri, gamalı haç, kaplan, boğa, çift başlı kartal, meyva ve tahıl motifleri, silah şekilleri, akrep ve at kabartmaları en ilginç olanları. Kenti çevreleyen tarihi Diyarbakır Surları'nın, kent dışına bağlantıyı sağlayan Mardin Kapı, Urfa Kapı, Dağ Kapı ve Yeni Kapı olmak üzere 4 kapısı bulunuyor.
Kırşehir kalehöyüğü
Halk arasında kale olarak bilinen ve ilgisizlik yüzünden harabe bir vaziyette bulunan "Kalehöyük" ise Kırşehir Belediyesi tarafından restore ediliyor. Kalede restorasyon çalışması yapabilmek için Kültür Bakanlığı'ndan izin alan belediye, 50 yıldır hiçbir çalışma yapılmayan höyüğün üzerini yeşil alan olarak düzenlemek için çalışmalara başladı. Oturma grupları ve yürüyüş yolları yapılacak olan kalehöyük, tarihi bir dinlenme mekanı olarak Kırşehirlilere hizmet verecek. Kırşehir Belediye Başkanı Metin Çobanoğlu, kalehöyüğü pırıl pırıl yapacaklarını belirterek, "Nasıl Konya'nın Alaaddin Tepesi ülke genelinde ünlüyse kalemiz de öyle olacak" diyor.