Mevzuat
Doğal felaketlerde ilk müdahaleler neden yetersiz
Enver Salihoğlu Mülkiye Başmüfettişi
Türkiye'de doğal afetlerde yaşanan sorunların temelinde birçok faktör etkili oluyor. Personelin eğitimsizliği, cezaların yetersizliği, mevzuattaki karmaşa afetlere zamanında müdahale edilmesini ve istenen sonucun elde edilmesini zora sokuyor. İşte yaşanan sorunların nedenleri ve çözüm yolları.
Geçtiğimiz günlerde yurdun bir bölümünde meydana gelen sel felaketinde, ilk yardım ve kurtarma ekiplerinin çalışmalarında önemli aksaklık olmadığı, çalışmaların genelde başarılı geçtiğini basından izledik. Bununla birlikte yine de bazı hatalı uygulamalar ve gecikmelerin meydana geldiğini yurttaşların yakınmalarından öğrendik. Bu konudaki aksaklıkların temelinde ise birçok faktör yatıyor.
Yasal Dayanaklar
Doğal afetlerle ilgili çeşitli yasal düzenlemeler bulunmaktadır. Bunların önemli bir kaçını şöyle sıralayabiliriz.
- 7126 sayılı Sivil Müdafaa Kanunu,
- 7269/1051 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetle Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun,
- 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu,
- 4123 sayılı Tabii Afet Nedeniyle Meydana Gelen Hasar ve Tahribata İlişkin Hizmetlerin Yürütülmesine Dair Kanun,
- Afetlere İlişkin Acil Yardım Teşkilatı ve Planlama Esaslarına Dair Yönetmelik,
- Olağanüstü Hal Kurulu ve Bürolarının Kuruluşu ve Görevleri İle Yükümlülüklerinin Karşılığının Tesbit ve Ödenmesi Hakkında Yönetmelik,
- Karada Çıkabilecek Yangınlara, Deniz Liman veya Kıyıda Çıkıp Karaya Ulaşabilecek Veya Karada Çıkıp Kıyı, Liman ve Denize Ulaşabilecek Yangınlara Karşı Alınabilecek Önlemler,
- Söndürme ve Kurtarma Tedbirleri Hakkında Yönetmelik,
- Sivil Savunma Bakımından Halk Tarafından Yapılacak Teşkilat ve Alınacak Tedbirler Hakkında Yönetmelik,
- Afetlerin Genel Hayata Etkililiğine İlişkin Temel Kurallar Hakkında Yönetmelik,
- Sivil Savunma İle İlgili Teşkil ve Tedbirler Tüzüğü,
- İlgili Yönerge ve Genelgeler.
Doğal Afet Nedir?
Anayasamızın 119. maddesinde "Tabi afet, tehlikeli salgın ve ağır ekonomik bunalım hallerinde.." Bakanlar Kurulu'nca olağanüstü hal ilan edilebileceği belirlenmiştir. 7269 sayılı "Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun"un 1. maddesinde de "Deprem (yer sarsıntısı), yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ, tasman ve benzeri afetlerde; yapıları ve kamu tesisleri genel hayatı etkileyecek derecede zarar gören veya görmesi muhtemel yerlerde alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlar hakkında bu Kanun hükümleri uygulanır" denilmek suretiyle doğal afetlerin kapsamı ortaya konulmuştur.
Bu doğal olayların genel hayatı etkiler nitelikte olması durumunda Kanunda öngörülen yetkiler kullanılabilecek ve tedbirler alınabilecektir. Doğal afetlerin genel hayatı etkilemesinin tesbiti "Afetlerin Genel Hayata Etkililiğine İlişkin Temel Kurallar Hakkında Yönetmeliğin 2. maddesi uyarınca yapılmaktadır. Bura göre:
a- 100 haneye kadar olan köylerde ve bucaklardan en az 1/10'unun,
b- 100 haneden fazla olan köyler ve bucaklardan en az 10 konut,
c- Nüfusu 5000'e kadar olan il ve ilçelerden en az 20 binanın,
d- Nüfusu 5000-10000 kadar olan il ve ilçelerden en az 25 binanın,
e- Nüfusu 10000-30000 kadar olan il ve ilçelerden en az 30 binanın,
f- Nüfusu 30000-50000 kadar olan il ve ilçelerden en az 40 binanın,
g- Nüfusu 50000'den fazla olan il ve ilçelerden en az 50 binanın,
Yıkılması veya bir daha oturulamayacak veya kullanılamayacak derecede ağır hasar görmesi halinde afet o yerin genel hayatına etkilidir."
Bunun dışında,
a- Afet sebebiyle ölü ve ağır yaralıların bulunması,
b- Tarım ürünlerinin en az 1/3'ünün zarar görmesi,
c- Büyük ve küçükbaş hayvanların telef olması,
d- O yerdeki kamu tesislerinin (yol, elektrik; kanalizasyon) kullanılmayacak veya çalışmayacak derecede hasar görmesi,
f- Ulaşım imkanlarının çok sınırlı olması hallerinde de Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın takdiri ile doğal afetin, genel hayata etkili olduğuna karar verilebilir.
Hak Sahipliği
Doğal afete uğramış yerlerde konut ve işyeri hasara uğrayanlara yardım yapılabilmesi için gerekli şartları taşıyanlara "Hak Sahibi" denir. Hak sahipliği ile ilgili hususlar 7269 ve 4123 sayılı Kanunlarda belirlenmiş olup ayrıntılar Yönetmelikte belirlenmiştir.
Kimler Yetkili
Doğal afet dolayısıyla olağanüstü hal ilanı Anayasamıza ve Bakanlar Kurulu'na aittir. Olağanüstü hal ilanına ilişkin kararlar, TBMM onayı ile yürürlüğe girer. Bunun dışında 7269 sayılı Kanun'un 1. maddesine göre; doğal afetin meydana gelmesi, ya da muhtemel olması durumunda zararın genel hayatı etkileyip etkilemediğine İmar ve İskan Bakanlığı'nca karar verilir. İmar ve İskan Bakanlığı 1983 yılında kaldırılarak yerine Bayındırlık ve İskan Bakanlığı kurulmuştur. Halen bu yetki Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'na aittir.
Ancak, afetin meydana gelmesi halinde acil tedbirlerin alınması ve uygulanması yetkisi ilin valisine ait bulunmaktadır.
Aynı Kanunun 6. maddesinde vali ve kaymakamların yetkileri ayrıntılı şekilde açıklanmaktadır. Buna göre vali ve kaymakamlar:
a- Askerler ve hakim sınıfından olanlar dışında 18-65 yaş arasındaki bütün erkeklere görev verebilirler.
b- Bedeli, ücreti ve kirası sonradan ödenmek üzere canlı ve cansız, resmi ve özel her türlü taşıt araçlarına, bakım ve onarım aletlerine el koyabilirler.
c- Devlete, mahalli idarelere, vakıflara ait her türlü taşınmaza, yetmemesi halinde özel kişilere ait bina ve eklentilerine geçici olarak işgal edilebilirler.
Bu yetkiler afetin sona ermesinden itibaren 15 gün süre ile geçerlidir.
Afet bölgesinin civarındaki askeri birlikler, vali ve kaymakamların bu yoldaki yardım taleplerini yerine getirmek zorundadır.
Vali ve kaymakamların afete ilişkin harcama yetkileri ise Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın iznine bağlıdır.
Afet Öncesi İşler
Afete maruz bölge veya yerlerin nasıl tesbit edileceği, 7269 sayılı Kanun'un 2. maddesinde açıklanmıştır.
a- Sel baskınına uğramış veya uğrayabilir yerler, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın isteği üzerine Devlek Su İşleri Genel Müdürlüğü'ne bağlı bulunduğu Bakanlıkça;
b- Yer sarsıntısı, yer kayması, kaya düşmesi ve çığ gibi afetlere uğramış ve uğrayabilir yerler; Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nca tesbit ve teklifi üzerine Bakanlar Kurulu'nca kararlaştırılır.
c- Yangın afetine uğraması muhtemel yerler, şehir ve kasabalarda belediye meclisleri, köylerde köy ihtiyar heyetlerince tesbit, Vali ve Kaymakamların onayı ile kararlaştırılır.
Afete uğrayabilir bölgelerin usulüne göre tesbitinden sonra ilanı gerekir.
Bundan sonra da bu yerlerle ilgili olarak alınacak tedbirler, ilgili Yönetmelik doğrultusunda planlanıp uygulamaya hazır halde bekletilmelidir.
d- 7269 sayılı Kanun'un 16. maddesi uyarınca genel hayata etkili afetlerden önce ya da sonra kesin lüzum üzerine nakledilir. Nakil aynı belediye ya da köy sınırları içinde ise İçişleri ve Bayındırlık ve İskan Bakanlıkları'nca, aynı yerlere nakilde Bakanla Kurulu kararı ile olur.
Görülen aksaklıklar neler?
Doğal afet meydana geldiğinde kurtarma ve yardım çalışmalarının genel koordinasyonu vali ve kaymakamlar tarafından yapılmaktadır. Ancak bu çalışmalarda;
a- İl veya ilçe sivil savunma teşkilleri ile acil yardım ve kurtarma ekipleri arasında yeterli uyum sağlanamamaktadır.
b- Bu ekiplerde görevli kişilerin de doğal afetten zarar görmesi sebebiyle, eleman eksikliği ortaya çıkmaktadır.
c- Görevli personelin afet öncesi eğitimleri yeter düzeyde değildir.
d- Çevre il veya ilçelerden getirilen yardım ekipleri bölgeyi bilmediklerinden ulaşım ve koordinasyon sağlanamamaktadır.
e- İdari para cezaları çok düşüktür. Zorlayıcı fonksiyonunu bulunmamaktadır.
f- Afete uğrayabilir bölgelerin usulüne göre tesbit edilip önceden halkın bilgisine sunulmasında yeterli çalışmalar yapılmamaktadır.
g- Kaçak yapılaşma ve bunun sonucu alt yapı yetersizliği özellikle su baskınlarında çok önemli rol oynamaktadır.
h- Yeterli güvenlik önlemleri alınmadığı durumlarda yağma ve hırsızlık olayları ortaya çıkmaktadır.
ı- Özellikle toprak kayması ve benzeri afetlerde, şehirlerin imar planlarında yapılan değişikliklerin etkisi büyük olmaktadır.
Cezalar yeterli mi?
Doğal afetler sırasında ya da afet öncesi hazırlıkla ilgili olarak ortaya çıkan eylemler hakkında genel cezalar dışında 7269 ve 7116 sayılı kanunlarda özel cezalar öngörülmektedir.
a-Doğal afet durumunda vali ve kaymakamlıklarca göreve davet edildikleri halde göreve katılmayanlara 7269 sayılı kanununun 42. maddesinde 25 lira ile 100 lira arasında para cezası verilmesi öngörülmüştür. (Bu rakamlar 1998 yılı için 38 bin lira olarak uygulanacaktır.)
b- İlan edilen yasak ve tedbirlere uymayanlar 6 aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
c-Afet bölgelerine gönderilen yardımlar, alet ve edavatı satan devreden ya da başka maksatlarla kullananlar 200-500 lira ağır para cezası verilir. (Bu miktarlar 1998 yılı içinde 2.280.000-9.120.000 lira olarak uygulanacaktır.)
d-Sivil savunma ekiplerinde görevlendirildikleri halde makul bir sebep olmadan görev yapmayanlar 3 ay hapisle cezalandırılır.
e-Görevlilerin işledikleri suçlarda ise, Türk Ceza Kanunu'nda devlet memurlarına aynı suçlar için öngörülen cezalar uygulanacaktır.
f-Bakanlar Kurulu'nca olağanüstü hal ilan edilmişse cezalar iki katı olarak uygulanacaktır.
Neler yapılmalı?
Geçmişteki olumlu uygulamlardan örnek, hatalardan ders alınarak aşağıdaki düzenlemelerin yapılmasını zorunlu görmekteyiz.
a- Doğal afetlerle ilgili mevzuat sadeleştirilmeli, aynı konudaki farklı düzenlemeler birleştirilmeli ve güncelleştirilmelidir.
b- Halen İçişleri, Bayındırlık ve İskan Bakanlıkları ile diğer bazı kuruluşlarda bulunan planlama yetkisi tek elde toplanmalı, bu amaç bağımsız ve güçlü bir teşkilat kurulmalıdır.
c- Doğal afet halinde, yağma ve hırsızlık gibi eylemlerin cezaları artırılmalıdır. Caydırıcılığını tamamen yitirmiş olan para cezaları da günün şartlarına göre yeniden belirlenmelidir.
d- Başta imar planları olmak üzere, afete maruz bölgelerde yapılacak her türlü planlamadaki ilgili teşkilatın uygun görüşü mutlaka alınmalı, aksi halde yapılan planlama yürürlüğe girmemelidir.
e- Afet öncesi eğitim çalışmaları ciddi şekilde yapılmalı, yurttaşlar da bilgilendirilmelidir.
f- Afet sonrasında hasar tespitlerinde, bazen zarar görmeyenlerin de yardımlardan yararlandırıldığı, bu yüzden özellikle konut yapımı, konusunda ortaya çok yüksek rakamlar çıkmakta, devlet imkanlarını aşan maliyetler sebebiyle gerçek ihtiyaç sahibi kişiler mağdur olmaktadır. Bu bakımdan hasar tespitlerinde daha pratik ve uygun ölçüler getirilmelidir.
g- Çevrenin ve doğanın korunmasının bu afetlerde çok önemli yer tuttuğu dikkaten alınarak, gönüllü kuruluşların katkı ve desteği sağlanmalıdır.
Alınacak tedbirlere ilişkin genel kurallar, merkezi yönetim tarafından konulmakta, uygulama ve koordinasyon ise vali kaymakamlıklarca yapılmaktadır. Ancak görüldüğü gibi bu tedbirlerin uygulanmasında belediyelere çok önemli görevler düşmektedir.
Ne var ki, özellikle küçük belediyelerin gerek personel gerek ekipman yönünde
yetersizlikleri sebebiyle görevlerin üstesinden gelememektedir. Bu nedenle gerek maddi yönden gerekse araç ve gereç yönünden desteklenmeleri gerekmektedir.