Eleştiri
Partiler arası transfer olgusu
Sistem kendini sorguluyor?!
Bir siyaset klasiği!
Transfer
Belediye başkanı neden parti değiştirir? Tabii ki, ihtiyaçtan!
Ya kendi partisinden bir daha seçilme şansı olmadığını görüp, bu şansını devam ettirmek için; ya bireysel çıkar uğruna; veya parti içi çekişmelere tepki olsun diye. Bir sebep daha var; o da yazının içinde..
Bizim siyaset yaşamımızda partiden partiye geçişler çok oluyor. Hatta bazan o kadar çok oluyor ki, kimin hangi partide oluğu karıştırılıyor. Bu yüzden demokrasimize yönelik kuşkular bile doğuyor.
Ayıptır söylemesi, kritik zamanlardaki parti değiştirmeler mebus pazarı tanımlamalarına neden olmadı mı?! İşin içine pazar lâfı karışınca, paralardan, fiyatlardan, transfer ücretlerinden de söz ediliyor tabii.
Bugün demokrasimizdeki eksiklerin baş sorumlusu olarak görülen 12 Eylül müdahalesinin gerekçeleri arasında bu da vardı; yani, menfaat karşılığı parti değiştirme iddiaları.
Siyasetin içindekiler bilir; ülkenin kaderi çıkar için parti değiştirenlerin eline bırakılamaz denilerek yasaklamalar getirildi. Ama, siyaset, sorunlara çözüm bulma becerisidir! Yasaklamalara da çözüm bulundu ve hülle partileriyle partiden partiye geçişler sürdü.
Alkışlarla yuhlar arasında bir yer
Engellemeler de para etmediğine göre, demek ki, parti değiştirmek siyasetin doğasında var.
Öyle olmasa, insanlar kurucusu oldukları partiden ayrılıp başka partide siyaset yapamazlar!
Parti değiştirmek aslında ilginç bir ikilem. Parti değiştiren kişi, ayrıldığı partidekilerce kınanıyor; katıldığı partidekilerce alkışlanıyor. Siyasette bu derece zıt değerlendirme olmalı mı?
Hayır demenin anlamı yok; çünkü, oluyor.
İsterseniz şu satırların altını çizelim:
Parti değiştiren politikacı, bu hareketinden ötürü hem övülüyor hem yeriliyor. Daha keskin bir ifadeyle hem alkışlanıyor hem yuhalanıyor!
Ilımlı bir değerlendirmeyle; parti değiştiren kişi, eski partisinin gözünde vefasız oluyor.
Peki, yeni partisinin gözünde ne oluyor?
Alkışlar içten mi, yoksa gösteriş mi? Alkışlayanlar bu siyasetçiyi nasıl görüyorlar? Gerçekten alkışlanacak saygınlıkta mı, yoksa başka bir partiye gidebilecek güvenilmez biri mi?
Bu kişiden nasıl bir yarar umuyorlar?
İşte bütün bunların yanıtı olacak bilgiler, transfer nedeninde yatıyor.
Transfer bir sonuç. Elbette önemli bir sonuç.
Ama ondan daha önemli olan; sebep!
Seçilmiş kişilerin transferi şık değil
Bir partinin başka partilerden üye çekmesi, siyasetin kendi içinde bir mücadelenin ürünüdür. Ancak, seçilmiş kişilerin, ister milletvekili ister belediye başkanı olsun, parti değiştirmesi çok farklıdır.
Bu konudaki ağırlıklı yorum şöyle:
Partiler bir düşünceyi temsil ediyorlar. Bu düşünceyi benimseyenlerden oy alıp, farklı düşünceyi temsil eden partiye geçmek, seçmene saygısızlıktır.
Ancak bu yorumu benimseyenler arasında bir de seçmene verdiği sözü yerine getirebilmek için gerekirse başkan parti değiştirebilir diyenler var.
Bu anlayışla parti değiştirmek, tabii ki, muhalefetteki partilerden iktidar partisine geçmek yönünde oluyor.
İşte son zamanlarda yaşanılan transferler böyle..
Demokrasinin soluğu kesilir
Evet.. Parti değiştirmek siyasetin dokusunda var. Ama acaba bu tür sonuçlar siyasete bakışı bulandırmıyor mu?
Hizmet desteği almak için iktidar partisine geçenler ve bu görüşe hak verenler:
- Canım ne yapsın? Para yok, kaynak yok! Halk onu hizmet etsin diye seçmiş. Parasız hizmet yapılamayacağına göre, kaçıp gitsin mi? Madem ki, parti değiştirince hizmet için gerekli desteği bulacak; öyleyse varsın değiştirsin! diyorlar.
Eğer bu transfer masum ve haklı bir davranışsa, başkanı buna zorlayan zihniyet de aklanmış oluyor. Yani, iktidardaki partinin, transfer gerekçesi oluşturmak için, muhalefet partilerine mensup belediye başkanlarına baskı yapması doğallık kazanıyor. Son derece tehlikeli bir olgu.
Bunun doğallık kazanmasıyla siyasetin içi boşaltılmış, saygınlığı tüketilmiş olmaz mı?
Haberin içinden
Siyasetin kirli yüzü
Bugünkü ortamda iktidar gücüyle transfer yöntemi ağırlıklı olarak Refah Partisi tarafından kullanılıyor. Sıkıntı çeken belediye başkanlarını transfer için uygulanan ve kısmen başarılı da olunan bu yöntem, Denizli'nin Acıpayam ilçesine bağlı Akalan beldesinde halka çarptı.
ANAP'lı Belediye Başkanı Muzaffer Akyol, Refah Partisi'ne geçmesi için yapılan teklifi halkın oylarına sundu; ve halk ayıplı teklifi reddetti.
Akyol, halkı toplayıp:
Eğer Refah Partisi'ne geçersem 20 yıldır yapılamayan barajı yapacaklarını söylediler. Beni siz seçtiniz kararı siz verin. Ne yapayım?" diye sordu. Seçmen de gitme dedi.
Başkan, iktidar partisinden olmadığı için baraj yapılmıyor. İktidar partisine geçerse yapılacak! Bu nasıl siyaset anlayışı?
Başkan Muzaffer Akyol, demokrasi tarihine geçecek bir tavır sergileyerek seçmene saygısını gösterdi. Böylelikle parti değiştirmelerin ardındaki yadsınamaz gerçeği de gözler önüne sermiş oldu.
Devlet olanaklarının sadece kendi partilerinden olanlar için kullanıldığını belgeleyen bu olay, Türk demokrasi tarihine geçecek önemdedir.
Sadece kendi partisine mensup olanlara devlet olanakları sunan bir anlayış için, demokrasi; farklı düşüncelerin ifade edilebildiği bir sistem olabilir mi?
Bu anlayış, çok değişik bir yurttaşlık kavramını gündeme getiriyor.
*
Başkanların parti değiştirmeleriyle ilgili kim ne dedi?
Kırıkhan Belediye Başkanı Mehmet Bilir (MHP)
Seçmene ihanet sayılır
Belediye başkanlarının parti değiştirmesi, üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir konudur.
Bence parti değiştiren belediye başkanları hem bulundukları siyasî partiye hem de kendilerine oy vermiş seçmenlerine ihanet etmiş kişilerdir.
Belediye başkanlarının parti değiştirmeleri genellikle iktidar partisi yönünde olup, maddi kaynaklara dayanmakta, iktidarların yardımcı bir tavırda bulunmalarındandır.
Şahsım olarak şartlar ne olursa olsun, seçilmiş kişilerin parti değiştirmelerini benimsememekteyim.
Yukarıda bahsettiğimiz bazı hususlardan ötürü belediye başkanlarının gerek şahsî çıkarları, gerekse kendilerince haklı saydıkları sebeplerden ötürü parti değiştirmektedirler. Ancak, ben dahil olmak üzere tüm belediye başkanları seçim meydanlarında seçmenlerine verdiği vaatleri ne şekilde yerine getirebileceklerini, işin zorluklarını ve muhalefet belediyesi olduklarında hükümetin kendilerine karşı tutumunun ne olacağını hesaplamadan seçmenin huzuruna çıkmışlardır. Bence hiçbir sebep, parti değiştirmek için mazeret gösterilemez. Zorlukların dirayetli çalışma ve sabırla aşılacağı kanaatinde olduğum gibi parti değiştiren belediye başkanlarının bağlı bulundukları siyasî partileri de fikir partisinden çok rüzgârın estiği yöne eğilen siyasî kuruluşlar olarak görüyorum.
*
Çanakkale Belediye Başkanı İsmail Özay (CHP)
Siyasete güveni azaltır
Belediye başkanlarının parti değiştirmelerini doğru bulmuyorum. Mevcut siyasî konumlarına, savundukları ideolojinin kitlesinin tercihi ile gelen belediye başkanları, bu kitlenin temsilcisi pozisyonunda olup, kitlelerine karşı sorumluluk taşımaktadırlar. Sağ-sol düşünce bloklarının birbirine zıt, ayrı ideolojileri benimsemesi zaten bu değişimi mantıken mümkün kılmamaktadır.
Yukarıda belirttiğim gibi bu kesin ayrıma karşın olabilen değişimlerin arkasında siyasî rant ve çıkar bulunmaktadır.
(Parti değiştirme) iktidar partisi veya partilerinin diğer partiler tarafından temsil edilmekte olan yerel yönetimlere, bir anlamda siyasî ambargo uygulamalarının yarattığı bunalım veya yurttaş taleplerinin baskısından bir çıkış yolu olarak benimsenmesinden kaynaklanmaktadır.
(Parti değiştirme) günümüzün hızla gelişen dünyasının, gerek sosyal, gerek ekonomik ve siyasal ihtiyaçlarının gerilerinde kalan ideolojik kalıplar, yeni dünyanın gelişimini kendilerine adapte edememesi halinde veya partinin benimsenmiş, desteklenmiş ideolojisinde köklü değişikliklerin olması halinde -onaylamamama karşın- hoşgörü bulabilmektedir.
Yerel yönetimlere "iktisadi karar birimi", yerel yönetimlerin hizmet götürdükleri kitlelere, siyasî görüş ayırt etmeksizin yurttaş gözüyle bakan çağdaş anlayış ve teknikler benimsenmedikçe, merkezi otoritenin yerel taleplere duyarlılığı salt partisel değil proje bazında olmadıkça, bu olumsuz değişimlerin önlenebilmesi güçtür. Politik eğilim ve baskıların yerel yönetimlere yansıtılmaması, parti değiştirme gibi onursuz davranışları asgari düzeye indirgeyecektir.
Konunun sosyal boyutunda büyük yaralar açan bu değişimler, siyasete ve siyasetçiye duyulan güveni ortadan kaldırmakta, kitleler siyasetçilere ve siyasete karşı soğumakta, bunun da demokrasimize büyük zararları olmaktadır. Hangi koşullarda olursa olsun, çıkara dayalı parti değiştirmeleri tasvip etmiyorum.
*
Akalan Belediye Başkanı Muzaffer Akyol (ANAP)
Halk karar versin
Bana göre, belediye başkanları normal şartlarda parti değiştirmemelidir. Çünkü bu, vatandaşın oyuna saygısızlık olur. Ancak, başkanın mensup olduğu partide ilkelerden sapma olursa ve anormal şartlar ortaya çıkarsa, başkan seçmene sorarak parti değiştirebilir.
Başkanlar günümüzde, genellikle belediyelerle ilgili bir takım sorunları aşabilmek için parti değiştiriyorlar. İktidarda bulunanlar (güçlerini) şantaj malzemesi olarak kullanıyorlar.
Başkanın parti değiştirmesi, bence, anormal şurtlar ortaya çıktığında seçmenin kararıyla olmalıdır. Dürüstlük, inanca, devlete, millete, bayrağa ve demokrasiye saygı her şeyden önemlidir.
*
Transfer tablosu
Son genel yerel seçimlerin yapıldığı 27 Mart 1994'ten bu yana, çeşitli partilere mensup 86 belediye başkanı Refah Partisi'ne geçti.
Bu başkanların 51'i ANAP, 15'i CHP, 6'sı MHP, 6'sı DYP, 7'si bağımsız 1'i de DP'den seçimlere girerek seçilmişlerdi.
Parti değiştiren başkanların çoğu, transfer nedeninin hizmet için gerekli parayı bulmak olduğunu açıkladılar.