Bizde her şey olur!
Kül dağı patladı
Galiba ülkemiz, özgün felaketler yaşama konusunda ayrıcalıklı bir yere sahip. Özgün bir çevre felaketi de geçen ay Kütahya'da yaşandı.
Kütahya'ya 26 kilometre mesafede bulunan Seyitömer Termik Santralı'nın kül barajı patladı. 2 bin dönüm ekili alan külle kaplandı. O verimli topraklar birden çöl haline geliverdi.
Felaketin yol açtığı zararın parasal karşılığının ortalama yarım trilyon lira olduğu bildirildi. Ekili arazinin üzeri yarım metre kalınlığında bir kül ve çamur tabakası ile örtüldü. Bu dehşet verici olayın kurbanı olan köylülere göre, "bu toprakta artık ne sebze ve ne de meyve yetişir"di.
Sanki yanardağ patlamış gibi
Seyitömer'in 2 milyon 500 bin metreküplük büyük bir dağı andıran kül barajının, yağmurun etkisiyle oluşan heyelan sonucu patladığı açıklandı.
Sanki patlayan kül barajı değil de bir yanardağ idi. Suların sürüklediği küller de yanardağın püskürttüğü lavlardı. Geçtiği yeri griye boyadı. Yeşil arazinin üstünü küller kapladı. Kütahya ve çevre ilçelerinin sebze-meyve deposu olarak bilinen Kınık ve Turgutlar köyü bu faciadan kıl payı kurtuldu.
Kınık köyünü kurtaran etken demiryolu oldu.
Kınık Köyü Muhtarı Recep Gürbüz, ilgilileri suçlayarak "geçmişte bizim zorumuzla bir baraj yaptılar. Fakat barajı yaparken toz, kül ve suyun önünü dolgu toprakla kesmişlerdi. Felaket geliyorum diyordu. Köyümüzün içinden geçen demiryolu yüksek olduğu için, adeta set görevi yaptı. Yoksa barajdan akan kül ve çamur köyü ve insanları yutacaktı" dedi.
Kütahya Valisi Kaya Uyar'ın verdiği bilgiye göre, üç köy kül tabakasının altında kaldı. 227 kişi ekili ürününü kaybetti.
Zarara uğrayan köylülere üç ay içinde 64 milyar lira tazminat ödeneceği ve arazilerinin de temizleneceği sözü verildi.
Bu sözlere olay sonrası yöreye gelen TEMA Vakfı Başkanı Hayrettin Karaca da tanıklık etti.
Termik Santral'ın İşletme Müdürü Mehmet Beyaz, olayın bir ihmalden kaynaklanmadığını savundu. Tek kusurlu herhalde yağmurdu.
Acaba bu felaket önlenemez miydi?
Kimse kusur kabul etmiyordu. Ama, Çevre Bakanlığı Müsteşarı Ali İhsan Kenç farklı görüşteydi. Kenç'in, Seyitömer'deki kaza ile ilgili verdiği demeç, Kütahya'da şok etkisi yaptı. Kenç, kazanın önlenebileceğini iddia ederek, "Daha önce Devlet Su İşleri, toprak setle çevrili yapay bir bent yapmış. O zaman yöre insanları buna itiraz etmiş. Hatta çatlak meydana geldiğini de bildirmişler. İşte bu nedenle kaza önlenebilirdi diyorum" şeklinde konuştu.
*
Haberin içinden
Denetim ve yetki
Bu olay da bir soruyu akıllara takıyor:
Acaba yerel yönetimlere verilecek denetim yetkisi böyle bir felaket yaşanmasını önler miydi?
Olayın belediye sınırları dışında cereyan ettiğini söyleyip kenara çekilmeden önce şöyle düşünülmeli: bir yöredeki yatırımlara karar verme aşamasında ve bunları denetleme sürecinde yerel yönetimler sorumluluk alamazlar mı?
O bölgenin doğal ve sosyal yaşamını etkileyen her olayın, o bölge insanının kontrolunda olmasını sağlayacak düzenlemeler belki de çözüme yönelik bir adım olacaktır. Eğer bu konuda yetkili bir yerel meclis uygulaması olsaydı, muhtarların yıllar önce dile getirdikleri tehlike, belki de çok önceden görüşülüp önlem alınacaktı.
Bir musibet, bin nasihatten yeğ olabilir!
Bu olayın birinci yararı(!), termik santralın küllerden kurtulması oldu. Ama bu kurtulma işi verimli toprakların üretim dışıkalmasına ve kuruma da 64 milyar liraya patladı.
İkinci yararı da dileriz ilgililerin ders alması olur!
(Yerel Yönetim dergisi yıl 1997)